paylaş
FaceBook

Taberani’nin Mu’cemu’l-Evsat’ta belirttiğine göre, Enes b. Malik (R.A)’ den şöyle rivayet edilmiştir: Bir gün Cebrail alışılmışın dışında bir saatte Hz. Peygamber (S.A.V)’ e geldi yüzünün rengi uçuktu. Hz. Peygamber (S.A.V) kendisine: “Niye yüzünün rengi uçuktur?” diye sorunca Cebrail şöyle dedi: “Ey Muhammed! Sana geldiğim şu saatte Allah-u Teala cehennem körüklerine üflenmesini emretmiştir. Cehennemin, ateşin, kabir azabının her şeyden ağır olduğunu bilen kimsenin bunlardan emin olmadıkça yüzü gülmemelidir.”

 

Bunun üzerine Hz. Peygamber (S.A.V), Cebrail’e; “Ey Cebrail! Bana cehennemi anlat.” dedi. Cebrail de şunları söyledi:

Allah-u Teala cehennemi yaratınca onun ateşi bin yıl boyunca yakıldı, nihayet kıpkırmızı oldu. Arkasından bin yıl daha yakılınca akkor haline geldi. Şimdi o zifiri bir karanlık halindedir. Ne yalazı ne de koru hiç sönmez. Seni hak peygamber olarak gönderen Allah’ a yemin ederim ki, eğer cehennemden iğne ucu kadar bir delik açılsa, tüm dünya halkı son ferdine varıncaya kadar delikten sızacak hararetin etkisi ile yanıp kül olurdu. Eğer cehennemliklere giydirilen elbiselerden biri yer ile gök arasına asılsa bu elbisenin yayacağı yüksek hararetin ve ağır kokusunun etkisi ile tüm dünya halkı ölüverirdi.

Cehennem zincirinden bir dirsek boyu kadarı bir dağın tepesine konsa koca dağ yedi kat yerin dibine kadar eriyiverirdi. Eğer bir kişi doğuda cehennem azabını görse, bu kimsenin gördüğü azabın etkisi ile batıda bulunan kimse tutuşurdu. Cehennem yüksek hararetli ve pek derindir. Zineti kızgın demir. İçeceği kaynar su ile irin ve elbiseleri ateş parçalarıdır. Yedi kapısı vardır. Her kapısının erkek ve kadınların gireceği ayrı bölümleri vardır.”

Bunun üzerine Hz. Peygamber (S.A.V)  şöyle buyurdu: “Bu kadar yeter, daha anlatma! Nerdeyse kalbim parçalanıp öleceğim.”

Sonra ağladı, Cebrail’ e bakınca onunda ağladığı gördü ve sordu: “Ey Cebrail! Allah katındaki mevkiine rağmen sende mi ağlıyorsun?”

Cebrail şöyle cevap verdi: “Neden ağlamayayım? Kim bilir belki ben Allah’ ın ilminde şimdiki durumumdan başka bir durumda olurum. Kim bilir benimde başıma İblis’ in başına gelen şeyler gelebilir. Zira (başlangıçta) o da meleklerdendi. Kim bilir Harut ile Marut’ un uğradığı akıbete ben de uğrayabilirim.”

Cebrail böyle konuşunca ikisi de ağlamaya devam ettiler. Nihayet kendilerine şöyle bir ses geldi: “Ey Muhammed ve ey Cebrail! Allah-u Teala kendine asi gelmekten sizi emin kıldı.”