Bayan okuyucumuz: “Evliliğe giden bir yolda nikâh ne zaman kıyılmalıdır?”
Sünnete göre evlilikte dört önemli aşama vardır. Bu aşamalara riâyet edilmediğinde sünnete uyulmamanın cezâsı çabuk gelir ve sürecin başlangıcında veya devamında kopukluklar, kırıklıklar, rahatsızlıklar yaşanır. Nikâh bu aşamaların dördüncüsüdür. Bu aşamaları kısaca özetleyelim:
1- Evlenecek kız ve erkek önce birbirlerini görürler ve tanırlar. Bu ilk tanımadır. İlk tanıma “uzaktan” olmalıdır. İlk tanımayı geleneklerimizde genelde erkek yapar. Fakat kızın da yapmasında bir sakınca yoktur.
İlk tanıma sünnettir. Peygamber Efendimiz (asm) kendisine evlenmek için başvuranlara “Ona baktın mı? Onu tanıdın mı?” diye sormuş; evlenmenin rast gele yapılmamasını tavsiye etmiştir.1
Erkek evleneceği kızı önce görür, sonra araştırır, sonra karar verir. Kararı olumlu veya olumsuzdur. Fakat her iki halde de, bu aşamalardan kıza ve kız tarafına bilgi uçurulması gerekmez. Vazgeçecekse bunu kendi içinde halleder. Evlenmeye karar vermişse, bunu bir kez de büyüklerine (bilhassa karşı tarafı bilenlere ve tanıyanlara) sorar, danışır; ve kararını kesinleştirir.
Bu aşamada kız ile görüşmeye, oturup konuşmaya, senli benli samîmiyet kurmaya, ümit veya söz vermeye (ve tabiî ki dehşetli bir tuzak olan flört yapmaya) asla gerek yoktur. Çünkü esasen bu aşama daha çok duygusal, tabiîlikten uzak ve kaygan bir zemindir. Kurulan samîmiyetlerin altında boşluklar oluşabilir. Güvenilen dal çürük olabilir. Her iki tarafın da içinde bulunduğu duygu seli, boşluğu da, çürük dalı da görmeyecek kadar kör olabilir.
İşte anneye, babaya, akrabalara, gerçek yakınlara ve gerçek yol gösterici dostlara burada ihtiyaç vardır. Çünkü onlar hayatı olduğu gibi, bütün tabiîliğiyle, renksiz ve duygusallıktan uzak görürler. Tecrübelidirler. Fikir ve görüşleri saygındır. Ve gençlerden çok, gençlerin mutluluğunu düşünürler. Onlara muhakkak danışılmalıdır.
2- İkinci aşama, karar aşamasıdır. Erkek evleneceği kız hakkında kesin karara ulaşmıştır. Kararını kendi âilesinin de görüşleri doğrultusunda olgunlaştırır ve kızı istetmek için gerekli adımları atar.
Kız tarafı, kararları olumlu da olsa, olumsuz da olsa, hemen bildirmezler. Biraz düşünme süresi isterler. Bu haklarıdır. Çünkü şimdi de araştırma ve karar verme sırası kız tarafındadır.
Talep âile meclisinde görüşülür. Kızın fikri muhakkak alınır. Bu sünnettir. Bu sünnet görmezden gelinmez. Peygamber Efendimiz (asm) evlendirilecek kızın fikrinin sorulmasını emretmiş; “Yâ Resûlallah! Kız utanmaz mı? Fikrini nasıl söyler?” diye soranlara da: “Onun susması olumlu cevabıdır.” buyurmuştur.2
Şüphesiz kızımız susmak zorunda değildir. Evlilik yapacağı adamla ilgili görüş ve fikirlerini bildirir. Baba veya anne asla baskı uygulamaz, kızın tereddütleri doğrultusunda yapılması gereken bir araştırma varsa, yapar veya yaptırır.
3- Karar olumlu ise karşı tarafa bilgi gönderilir. Karşı taraf bu olumlu haberi beklemektedir. Hemen harekete geçer. Dünürler yeniden bir araya gelirler, otururlar, konuşurlar. Söz keserler. Nişan veya düğüne doğru gerekli adımları atarlar. Kızın mehri belirlenir ve erkek tarafına bildirilir. Kızın mehri ev düzmekten önce gelir ve kızın hakkıdır. Nitekim Kur’ân, “Evlendiğiniz kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin.” buyurmaktadır.3
Söz kesilebilir. Nişan yapılabilir. Nişan yapmak sünnettir. Peygamber Efendimiz (asm) Hazret-i Âişe validemizle (ra) üç sene nişanlı kalmıştır.4
4- Dördüncü aşamada ise, nikâh ve düğün yapılır. Allah’ın izniyle ve kuvvetiyle evlilik gerçekleştirilir. Taraflar Allah’a emanet edilir. Her iki tarafa da ebedî mutluluk dilenir.
Düğüne daha çok zaman olduğu halde nişan aşamasında nikâh yapılmaz. Nikâh gündeme de getirilmez. “Efendim, kızla erkek birbirlerini daha iyi tanısınlar, daha rahat görüşsünler, nasıl olsa beş altı ay sonra düğün de gündemde, nasıl olsa verdik-aldık, araya haramlık girmesin...!”
Bütün bunlar ne kadar mâsum gerekçeler de olsa, nikâh kurumunu zayıflatmaya yönelik, havadan, sudan ve talihsiz bahanelerdir. Çünkü evlenme gerçekleşmemiştir. Bilinmelidir ki; nikâhla kız ile erkek birbirlerine helâl oluyorlar. Allah katında nikâhın açık anlamı budur.
Düğün daha uzaksa, evlilik için bir takım yollar yürünmesi ve bâdireler aşılması gerekiyorsa; nikâhta aceleci davranmak yanlıştır.
Doğru olan; nikâhı düğün günü göründüğü ve yaklaştığı zaman–-en fazla birkaç gün kala—yapmaktır.
Dipnotlar:
1- Nesâî, Nikâh, 17.
2- Nesâî, Nikâh, 34.
3- Nisâ Sûresi, 4/4.
4- Buhârî, Nikâh, 10; Müslim, Nikâh, 69.
Nikâhta keramet vardır
Erdoğan Bey: “‘Nikâhta keramet vardır’ sözünü açıklar mısınız?”
EVLİLİK BİR VAHİY KURUMUDUR
Evlilik kurumu, temeli vahye dayanan kurumlardandır. Bu kurumu, Allah’ın emriyle Hazret-i Âdem (as) ile Hazret-i Havva validemiz meşrulaştırdı ve kurumlaştırdı. İnsanlık bu kurumu atasından gördü, fıtratına gayet uygun buldu ve hangi din ve inanca sapmış olursa olsun, bu kurumu doğru şekilde devam ettirdi. Çünkü insanlık bu kurumda önemli değerler buldu. Bu değerlerden bazıları:
1-Ahenk,
2-Bütünlük,
3-Sevgi,
4-Kimlik,
5-Güç ve kudret,
6-Sığınak,
7-İçtenlik,
8-Paylaşım,
9-Hayat.
Bu gün dünyada ne kadar farklı kimlikte, farklı dinde, farklı inanışta ve farklı yapıda insan ve toplum varsa, hepsi bütün farklılıklarıyla birlikte bu kurumu severek ve alternatifsiz olarak benimsemişlerdir. Bir bakıma, bu kurumun bu derece yaygın şekilde benimsenmiş olması, insanlığın atasının Hazret-i Âdem (as) ile Hazret-i Havvâ olduğunun da sosyal delili ve imzası hükmündedir.
Evliliğin zıddı zinadır ve evlilik dışı ilişkilerdir. Bu tür ilişkileri sefihler benimsese bile, hiçbir toplum benimsememiştir.
EVLİLİĞİN KERAMETLERİ
1-Demek evliliğin ilk kerameti, herkesi bir ilk atada toplama niteliği taşımasıdır.
2-Sevgi kadın ve erkekte fıtrîdir, yani doğuştandır. İnsanın sevgi duygusunu hem disipline etmesi, hem meşrû şekilde motive etmesi, harekete geçirmesi, hem bunu meyveye dönüştürmesi, hem bunun üzerine terbiye edilmiş bir hayat binâ etmesi ancak evlilikle mümkündür. Evlilik dışı yöneliş ve arayışlarla mümkün değildir. Üstad Bedîüzzaman Hazretlerinin de bildirdiği gibi, kadın ve erkeğin, birbirlerine karşı kalplerinin sevgilerine ve gönüllerinin aşklarına meşruiyet kazandıran kurum nikâhtır.1
3-Evlilik, insanı günahlardan, haramlardan, vesveselerden ve kuruntulardan kurtarır ve arındırır. Gözü ve gönlü haramdan alıkoyar. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm): “Ey gençler topluluğu! Evlenmeye bakın! Çünkü evlenmek gözü haramdan daha iyi çekip alır ve iffeti korur.”2 buyurmuştur. Binâenaleyh, esas olan sevginin haram yönelişlerden uzak tutulması ve yalnız meşru bir yöne kanalize edilmesidir. Bu da evlilikle mümkün olmaktadır.
4-Evlilik kurumu bizzat Allah’ın teşvik ettiği bir kurumdur. Nitekim Cenab-ı Hak, “Mü’minlerden ve kendilerine sizden önce kitap verilmiş olanlardan hür ve iffetli kadınları nikâhlamak, mehirlerini verdiğiniz, iffet üzere olup zinadan kaçındığınız ve gizlice gayr-ı meşrû şekilde dostlar edinmediğiniz takdirde, size helâl kılındı.”3 buyurmaktadır.
EVLİLİK PEYGAMBERLERİN SÜNNETİDİR
5-Nikâhın bir diğer kerameti de, Allah’ın hususi lütfuna, inayetine ve rahmetine mazhar olmak ve Allah’tan yardım almaktır. Cenab-ı Hak buyurur ki: “İçinizden bekâr olanları ve köle ve cariyelerinizden dindar olanları evlendirin. Onlar fakir iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah’ın lütfu geniştir ve O her şeyi hakkıyla bilir.”4
6-Evlenmekle Peygamberlere ait önemli bir sünnet idrak ve ihya edilmiş olur. Böylece Peygamberlere ait bir feyiz ve bereket kaynağı elde edilmiş olur. Peygamber Efendimiz (asm) buyurmuştur ki: “Dört şey Peygamberlerin sünnetlerindendir: 1-Hayâ, 2-Güzel koku sürünmek, 3-Misvak kullanmak, 4-Evlenmek.”5
7-Evlilik kurumunun işlevini yürütmesiyle toplumlarda büyük fitnelerin, bozgunculukların ve ahlâksızlıkların önü alınmış olur. Aksi takdirde insanlık sevgi ve aşk anarşisine uğrayacak, çok büyük fitneler ve fesatlıklar insanlığı perişan edecektir. Peygamber Efendimiz (asm) buyurmuştur ki: “Dinini ve ahlâkını beğendiğiniz bir kişi sizin ailenizden bir kadına talip olursa onu evlendirin. Şayet yapmazsanız, yeryüzünde büyük fitne, fesat ve bozgunculuk olur.”
Dediler ki: “Yâ Resûlallah! Malı yoksa?”
Peygamber Efendimiz (asm) yeniden:
“Dinini ve ahlâkını beğendiğiniz bir kimse sizden bir kadına talip olursa, kadını ona nikâhlayın” buyurdu ve bunu üç defa tekrarladı.6
İKİ KIZ EVLÂDI YETİŞTİRMENİN KIYAMET GÜNÜNDEKİ DEĞERİ
8- Aile toplumun çekirdeğidir. Düzenli aile çekirdekleri, düzenli toplumlar oluştururlar. Evlilikle kurulan aile, bir fıtrat mektebi ve bir yaratılış okuludur. Evlilik okulunda hayırlı, eğitilmiş ve insanlığa faydalı nesiller yetişir. Çünkü anne ve babanın biricik gayesi evlâtlarının en iyi şekilde yetişmesi ve büyük adam olmasıdır. Bu gaye için çocuklarına yardımcı olurlar ve imkân sağlarlar.
İşte bu gaye ailede gerçekleşir. Nitekim Peygamber Efendimiz de (asm), çocuklarının iyi yetişmesi için gayret sarf eden aileleri, “Kim iki kız çocuğunu, ergenlik çağına kadar yardım edip yetiştirirse, Kıyamet Günü ben ve o şöylece (parmaklarını bir araya toplayıp gösterdi) yakın oluruz” buyurarak övmüştür.7
Dipnotlar:
1- İşaratü’l-İ’caz, s. 196, 2- Tirmizî, Nikâh, 1/1087
3- Mâide Sûresi: 5, 4- Nûr Sûresi: 32
5- Tirmizî, Nikâh, 1, 6- Tirmizî, Nikâh, 3
7- Riyâzu’s-Sâlihîn, 267