BEHLÜL DÂNA'DAN NASİHATLER
Bir gün Halife Reşid,Behlül'ü arattırmış. Bir kabristanda boş bir mezar içinde uyur bulmuşlar ve uyandırmışlar,kızmış:
«Beni emirlikten indirdiniz.»diye bağırmış.
Hârûn: «Ne emareti?» diye sormuş:
«Rüyamda kendimi hükümdar olmuş gördüm.» diye cevap vermiş.
«Tahtımda oturmuşum.Bir sürü bendelerim ve vezirler karşımda emrime âmâde idi.Uyandırmakla beni azletmiş oldunuz.»
Hârûn Reşid gülerek : «Rüyada hükümdarlığa itibar yok...» demiş.
Behlül :
«Benim emirliğimle seninki arasında ne fark var?Ben gözlerimi açınca hayat bulurum,sen gözlerini hayata yumunca emirlikten ebediyyen düşersin.» cevabını vermiş.
Behlül bir mezarlığa gitmiş,üç kuru kafa bulmuş pazara getirerek önüne dizmiş, «Satıyorum» diye bağırmış. Tanıyanlarla arasında şöyle bir konuşma olmuş :
- Ne satıyorsun?
- Bu kafaları.Bunun adı taş kafa,bu boş kafa,o da hoş kafa...
-Kaça?
-Taş kafa parasız,boş kafa ucuz,hoş kafa ağırlığınca para...
-Niye?
-Taş kafa nasihat kabul etmezdi.Boş kafa nasihat dinlemek isterdi,ama yapmazdı.Hoş kafa,kâmil kafa:Hem âmeli,hem de ihlası vardı.Hedefi Allah rızâsıydı,o cihetle pahalı.
Kim bilir ne kadar dayak yiyeceksin !..
Behlül Dânâ Hazretleri bir gün kimse yok iken Harun Reşid’in tahtına geçip oturmuştu. Çok geçmeden sarayın görevlileri geldi. Behlül’ü tahttan indirip dayak attılar. Behlül hem dayak yiyor, hem de gülüyordu.
Harun Reşid içeri girip niye Behlül’ün güldüğünü sordu. (Yediğim dayağa gülmüyorum. Bu tahtta birkaç dakika oturmakla bu kadar dayak yedim, sen yıllarca oturuyorsun, kim bilir ne kadar dayak yiyeceksin diye ona gülüyorum) dedi. ;)
Mevki makam hepsi güzel hoştur lakin yükü de bir o kadar ağır ve zordur !..