paylaş
FaceBook
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
278. Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edilmiştir:
Resulullah
(s.a.v) şöyle buyurmaktadır:
 
Bir Müslümanın, (diğer) Müslüman üzerindeki hakkı beştir:

1. Selamı almak,

2. Hastayı ziyaret etmek,

3. Cenazeyi uğurlamak,

4. Davete katılmak,

5. Aksıran (kimse 'elhamdülillah' dediği takdirde on)a, ('yerhamukellah' diye) dua etmek.[25]

Bu hadisin hu şekildeki metninji; Buhârî ile Müslim rivayet etmiştir.[26] Yine Müslim'in konu ile ilgili bir rivayeti şu şekildedir:

Bir Müslümanın, (diğer) Müslüman üzerindeki hakkı [27] altıdır. (Resulullah'a):

Ey Allah'ın resulü! Onlar nedir?' diye soruldu. Resulullah (s.a.v):

1. Ona rastladığın zaman selam ver,

2. Seni (davete) çağırdığı zaman (davetine) katıl,

3. Senden nasihat istediği zaman ona nasihat et,

4. Aksırdığı zaman Allah'a hamd ederse (Elhamdülillah derse),

ona ('yerhamukellah' diye) dua et,

5.  Hastalandığı zaman onu ziyarete git,

6. Öldüğü zaman (mezara konuluncaya kadar cenazesinin) arkasından git1 buyurdu. [28]

Ebu Dâvud, birinci rivayeti nakletmiştir.

Tirmizî ise, ikinci rivayetin benzerini nakletmiş, fakat bu rivayette "selamı almak" ifadesi yerine Uzakta yada yanında olduğu zaman (her halükar da) onun iyiliğini ister" ifadesi yer almaktadır. [29]

Nesâînin konu ile ilgili rivayeti ise şu şekildedir:

Bir mü'minin, (diğer) bir mümine karşı altı görevi vardır:

1. Hastalandığında onu ziyaret eder,

2. Öldüğünde (mezara konuluncaya kadar cenazesinde) bulunur,

3. Davet ettiği zaman onu(n davetine) katılır,

4. Karşılaştığı zaman selam verir,

5. Aksırsığı zaman ona dua eder,

6. Uzakta yada yanında olduğu zaman (her halükarda) onun iyiliğini ister.[30]



[25] Buhârî, Cenâiz 2; Müslim, Selâm 4-5 (2162); Ebu Dâvud, Edeb 90 (5030); Tirmizî, Edeb 1 (2737); Nesâî, Cenâiz 52; İbn Mâce, Cenâiz 1 (1435); Ahmed b. Hanbel, 2/540

[26] Buhârî, Cenâiz 2; Müslim, Selâm 4 (2162)

[27] İslam dininin fert ve toplum hayatına bütüncü! yaklaştığı, İnsanın dünyada huzur, güven ve mutluluk içinde yaşaması, ahiret hayatında da bu hayat çizgisini koruyabilmesi İçin hayatın her alanına ölçülü ve gerekli açıklamalar getirdiği ve insanı yönlendirdiği görülür. İman, dinin özü ve ibadetler ise dîne bağlılığın adeta simgesi olarak bilinmektedir. Gerçek dindar kimsenin, dine bağlılığı, hayatın her alanına yayması yaratıcıya bağlılığın göstergesi sayılan şeklî davranışlarda olduğu kadar sosyal ilişkilerde, üçüncü şahısların hakları konusunda ve toplumsal hayata İlişkin alaniarda da dinin öğütlediği şekilde hak bilir, âdil, ölçülü ve fedakar olması gerekir.

Hak kelimesi, terim olarak; İslam'ın şahıs veya eşya üzerinde bir yetki veya yükümlülük olarak kişilere belirlediği yetki, sorumluluk ve tasarruf haklarını ifade eder. İslam'da hakların kaynağı, vahiy ve sünnete dayanır. Burada söz konusu hak İse, müslü-manın Müslüman üzerindeki haklarıdır. Bunlar şunlardır:

1.  Selam vermek: Selam; barış, rahatlık, esenlik; müslümanlarm birbirleriyle karşılaştıkları zaman, karşılıklı olarak sağlık ve esenlik dileklerini sunmalarıdır.

Selamın "es-Selâmu aleykum" şeklinde verilebileceği gibi, "es-Selâmu aleykum ve rah-metullâhi ve berakâtuhu ve mağfiratuhu" (Ebu Dâvud, Edeb 131-132 (5196); Tirmİzî, İsts'zan 2) şekillerinde verilebileceği ve "aleykum" kelimesinden sonra söylenen kelimelerden her birisi için on sevap verileceği belirtilmektedir.

Müslümanlar arasında, bir dostluk ve iyi niyet işareti olan selâmı vermek sünnet; almak ise farzdır.

2. Davetine katılmak: Düğün daveti dışında diğer davaetlere katılmak mendubtur.

3.  Nasihat etmek: Hadisin zahiri esas alınarak nasihat isteyen kimseye nasihat etmenin ve onuasla aldatmamanın farz, nasihat İstemeden nasihatta bulunmanın da mendup olduğu belirtilmiştir.

4.  Aksiran kimse "Elhamdülillah" dediği zaman, bunu duyan diğer müslümanin "yerhamukellah" diye dua etmesi: Alimlerin çoğu, bu hadise dayanarak aksırdlktan sonra "Elhamdülillah" diyen bir kimseye, "yerhamukellah" diye dua edilir. Aksıran kimsenin de, kendisine bu şekilde dua eden kimseye "yehdikumullah ve yuslihu bâlekum" diye dua etmesi vaciptir demişlerdir.

5.  Hastalandığı zaman ziyaretine gitmek: Hastalanan müslüman bir kimseyi ziyarete gitmenin farz olduğunu söyleyenler olduğu gibi, farz-ı kifaye olduğunu söyleyenler de vardır. Cumhura göreise mendubtur.

Hadisin metninde geçen "müslümanın (diğer) müslüman üzerindeki hakkı" ifadesinden, zimmilerin (-müslüman olmayan kimselerin) hastalanmaları halinde onları ziyarete girmeme gibi bir anlam çıkarılmamalıdır.

Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v), Müslüman olmayan zimmî bir hizmetçisi hastalandığı zaman onu ziyarete gitmiş ve ona yaptığı duanın bereketiyle o zimmî olan hizmetçisi Müslüman olmuştur.

Yine Hz. Peygamber (s.a.v), ölüm döşeğinde yatmakta olan amcasını ziyaret edip onu Müslüman olmaya davet etmiştir.

6.  Cenazesine katılmak: Bir müslümanın; ölen müslüman kimsenin cenaze namazını kılması, defnedilinceye kadar cenazenin ardından girmesi, ona hayr duada bulunması üzerinde bulunan bir haktır, (ç)

[28] Müslim, Selâm 5 (2162)

[29] Tirmizî, Edeb 1 (2737)

[30] Nesâî, Cenâiz 52
883">