paylaş
FaceBook

Mâlik b. Dînar’ın şöyle dediği rivâyet edilir:
“Bir gün toprakla oynayan bir çocuğa rastladım.

 Bazen gülüyor, bazen ağlıyordu. Ona selam vermek istediğimde nefsim beni engelledi.

Nefsime:
“Ey nefis, Peygamber (sav) büyük küçük ayırmaksızın herkese selam verirdi.” dedim ve çocuğa selam verdim. O da bana:
“Allah’ın selâmı ve rahmeti senin de üzerine olsun, ey Malik! ” diye karşılık verdi.
“Beni nereden tanıyorsun?” dedim. O da:
“Rûhum, rûhuna melekût âleminde ülfet etti de ölümsüz olan diri Allah seni bana tanıttı.” dedi.
“Nefisle akıl arasındaki fark nedir?” dedim. O da:

“Nefis, seni bana ilk önce selam vermekten alıkoyandır. Akıl ise, seni buna teşvik edendir.” diye cevap verdi.
“Niçin toprakla oynuyorsun?” diye sordum.
“Çünkü biz ondan yaratıldık ve yine onun bağrına döneceğiz.” dedi.
“Bazen gülüp bazen ağlamanın sebebi nedir?” diye sordum.
“Rabb’imin azâbını hatırlayınca ağlar, rahmetini hatırlayınca gülerim” dedi.
“Ey çocuk, senin ne günahın var da ağlıyorsun? Çünkü sen henüz mükellef bile değilsin.” dedim. O da:
“Böyle söyleme; Çünkü anneme bakıyorum, büyük odunları küçüklerle tutuşturuyor.” dedi.” Bundan ibret almak lazım.


İsmail Hakkı Bursevi--Ruhu'l Beyan 11 cilt

islamisigi.de

883">