paylaş
FaceBook

İsrâ suresinin birinci ayetinde, Efendimiz’in bu ‎gecede meydana gelen yolculuğuna şöyle işaret ‎edilmektedir: “Bir gece, kendisine ayetlerimizden ‎bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i ‎Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i ‎Aksâ’ya götüren Allah (gerçekten) noksan ‎sıfatlardan münezzehtir.”‎1

 

Allah’ın sonsuz kudreti ile cereyan eden, akıl ve ‎idrak sınırlarını zorlayan bu olayda, Peygamberimiz ‎pek çok ilahi hikmet, sır ve tecellilere mazhar oldu; ‎mekândan münezzeh olarak Cenab-ı Hakk ile ‎konuştu. Bu gece, müminlerin miracı olan beş vakit ‎namaz farz kılındı; Allah’a ortak koşmayanların ‎bağışlanacağı müjdelendi ve Bakara suresinin son ‎ayetleri vahyedildi.‎

Kur’an-ı Kerim’de adını bu büyük mucizevî geceden ‎alan ve içinde hem dünyamız hem de ahiretimiz için ‎çok değerli emir ve tavsiyeler bulunan bir sure yer ‎almaktadır. Bugünkü hutbemde İsrâ suresinde yer ‎alan bu ilahî buyrukların bir kısmına dikkatlerinizi ‎çekmek istiyorum:‎2

‎“GERÇEK ŞU Kİ, bu Kur'an o dosdoğru olan yolu ‎göstermekte; dürüst ve erdemli davranışlar ortaya ‎koyan müminlere, ödüllerinin çok büyük olacağını ‎müjdelemektedir.”‎

‎“Biz her insanın kaderini boynuna bağladık. İnsan ‎için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak ‎bir kitap çıkarırız. (Ve şöyle deriz:) Oku kitabını! ‎Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin ‎yeter.”‎

‎“Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendi ‎iyiliği için seçmiş olur; kim de doğruluktan saparsa, ‎kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkâr, ‎başkasının günah yükünü üslenmez.”‎

‎“Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin ‎zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşılarına (iyilik ‎yapmalarını) emrederiz; buna rağmen onlar orada ‎kötülük işlerler. Böylece o ülke, helâke müstahak ‎olur; biz de orayı darmadağın ederiz.” ‎

‎“Sakın Allah ile birlikte bir ilâh daha tanıma! Sonra ‎kınanmış ve kendi başına terkedilmiş olarak ‎kalırsın.”‎‏ ‏

‎“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-‎babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde ‎emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ‎yaşlanırsa, kendilerine «of!» bile deme; onları ‎azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onları ‎esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ‎ve “Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl ‎yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet ‎et!” diyerek dua et. Rabbiniz sizin kalplerinizdekini ‎çok iyi bilir. Eğer siz iyi olursanız, şunu bilin ki ‎Allah, kötülükten yüz çevirerek tevbeye yönelenleri ‎son derece bağışlayıcıdır.”‎

‎“Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. ‎Gereksiz yere de saçıp savurma. Zira böylesine ‎saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar. Şeytan ‎ise Rabbine karşı çok nankördür.”‎

‎“Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma. Sonra ‎kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker ‎durursun.‎‏ ‏Rabbin rızkı dilediğine bol verir, ‎dilediğine daraltır. Şüphesiz ki O, kullarından ‎haberdardır, (onları) çok iyi görür.”‎‏ ‏

‎“Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. ‎Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları ‎öldürmek gerçekten büyük bir suçtur.”‎‏ ‏

‎“Zinaya yaklaşmayın. Zira o, açık bir hayâsızlık ve ‎çok kötü bir yoldur. Haklı bir sebep olmadıkça ‎Allah'ın muhterem kıldığı cana kıymayın.” ‎

‎“Yetimin malına, kendisi ergenlik çağına varıncaya ‎kadar, ancak en güzel bir niyetle yaklaşın. ‎Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz, ‎sorumluluğu gerektirir.”‎‏ ‏

‎“Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. ‎Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan ‎sorumludur.” ‎

‎“Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen ‎‎(ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de boyca ‎dağlara ulaşabilirsin.”‎

DITIB Hutbe Komisyonu

1 İsrâ, 17/1                                                                                                
2 İsrâ, 17/9-38 arası muhtelif ayetler

883">