paylaş
FaceBook

Üç Ayların Bereketi

http://islamisigi.de/images/onmenuresimleri/Haftanin-cuma-hutbesi5555.png

‘Ben, beni seven ümmetimi almadan cennete girmem.’ Diyen Sevgilinin (S.A.V) ümmeti olmanın hakkını verebilmek duası ile Hayırlı Cumalar dilerim.

Salı günü itibarıyla, “üç aylar” olarak bilinen mübarek zaman dilimine girmiş olduk. Yüce Allah’ın değişmez kanunlarından birisi de yarattığı varlıklar içinden bazılarını diğerlerine -birtakım hikmetlere binaen- üstün kılmasıdır. Allah bazı mekânları, bazı zamanları, bazı şahısları diğerlerine üstün kılmıştır. Bu üstün kılma ve seçme konusunda -hâşâ- hiç kimsenin Allah’ı sorgulama hakkı yoktur. Nitekim Rabbimiz şöyle buyurur: “Senin Rabbin dilediğini yaratır ve seçer.”[1]

 

Üç ayların fazileti ve bu aylarda yapılması tavsiye edilen ibadet ve taatlere ilişkin doğru bir bilgilenme şarttır. Zira kimileri bu ayların faziletini, diğer zamanlara üstünlüğünü reddetmek suretiyle bir aşırılığa düşerken kimileri de dinde aslı olmayan bazı söz ve rivayetler ortaya koyarak bidatlere kapı açmaktadırlar.

Üç ayların ilki Kur’an’da “haram aylar” olarak ifade edilen aylardan biri olan recep ayıdır. Recep ayı girdiğinde Allah Resulü ﷺ’in “Allah’ım recep ve şabanı bize mübarek kıl, ve bizi ramazana ulaştır.”[2] şeklinde dua ettiği belirtilir. Öyleyse bir Müslüman olarak her şeyden önce üç aylara girerken bu ayların bizim için bereketli olması konusunda dua etmeliyiz.

Recep ayı, Araplar arasında her türlü savaşın kesilerek sulh ve sükûnetin sağlandığı dört haram aydan biridir. Allah Resulü’nün haram aylarda oruç tutmayı tavsiye ettiği bilinmektedir.[3] Dolayısıyla bu aylardan biri olan recep ayında da oruç tutmak çok faziletlidir.

Şu var ki, bu ayın özel olarak herhangi bir gününde oruç tutmak, özel rekât sayıları bulunan bazı namazların kılınması ile ilgili hiçbir güvenilir bilgi söz konusu değildir.

Üç ayların ikincisi ise şaban ayıdır. Güvenilir rivayetlerde Peygamberimiz ﷺ’in ramazan ayı dışında hiçbir ayı tam olarak oruçlu geçirmediği, en çok şaban ayında oruç tuttuğu belirtilir.[4] Dolayısıyla bir Müslüman’ın, ramazan ayı dışında Peygamberimiz ﷺ’in diğer hadislerindeki tavsiyeleri de göz önünde bulundurularak “şaban” aylarında diğer aylara göre daha çok oruç tutması sünnete en uygun davranıştır. Ancak ramazan ayına dinç bir şekilde girebilmek için şabanın ikinci yarısından sonra oruç tutmak tavsiye edilmemiştir.

Bu mübarek ayların kimi geceleri halkımız arasında “kandil geceleri” olarak bilinmektedir. Kandil gecelerine ilişkin şu hususu göz önünde bulundurmak gerekir:

Kur’an’da adı geçen Kadir Gecesi de dâhil olmak üzere bu gecelere dair özel bir ibadet şekli söz konusu değildir. Dört mezhebe mensup muteber âlimlerimiz bu tür “özel ibadet” tarzı uygulamaların dinde yerinin olmadığını ifade etmişlerdir. Diğer yandan, bu gecelerin ibadet ve taatle geçirilmesi için bir fırsat ve nimet olduğunu da unutmamalıyız.   

Bir Müslüman’ın üç ayları en güzel değerlendirme yol ve yöntemi, din konusunda “sahih ilim” ve “sâlih amel”dir. Sahih ilim için bu mübarek zaman dilimlerinde Kur’an ve sünnet ile içli dışlı olmalı, bilgimizi ve amelimizi arttırmak için gayret göstermeliyiz. Bu gün ve gecelerde yapılacak sâlih ameller ise geçmiş zaman dilimlerindeki kulluğumuz ve yapıp ettiklerimiz hakkında nefis muhasebesi yapmak, günahlarımız için tövbe ve istiğfarda bulunmak, mümin kardeşlerimizle aramızı düzeltmek, bol bol Kur’an okumak, salavat getirmek, hem kendimiz hem de yeryüzünün her yanındaki mazlum ve mağdur mümin kardeşlerimiz için dua etmektir.

Rabbimiz gerek üç aylar gerekse diğer zaman dilimlerimizi hayırlı, bereketli, rızasına ve Elçisinin sünnetine uygun bir şekilde değerlendirmeyi bizlere nasip eylesin.

[1] Kasas suresi, 28:68
[2] Müsned-i Ahmed, H.No: 2346 (Abdullah b. Ahmed’in zevâidlerindendir)
[3] Bkz. Ebû Dâvûd, Savm, 54, H.No: 2428
[4] Bkz. Buhârî, Savm, 52, H.No: 1969

883">