paylaş
FaceBook

Her can ölümü tadacaktır.

"Her can ölümü tadacaktır. Sonunda Bizim huzurumuza getirileceksiniz." (Ankebut, 29/57)

Her nefis, her nasıl olsa ve her nerede bulunsa, ölümü tadacak sonra da hep bize döndürüleceksiniz. Yeniden diriltilip hakkın huzuruna dikilerek mükafatınızı veya cezanızı alacaksınız. Bundan dolayı, ondan kaçmakla kurtulamazsınız, aksine Allah'tan başkasına kulluk etmemek için, zorlama karşısında bile her fedakarlığı göze alarak Hakk'ın huzuruna tam bir samimiyet ve hürriyet ile gitmeye çalışmalı.



Şüphesiz ki Cenâb-ı Hak mutlak hikmet sahibidir; O'nun kudret elin­den çıkan her şey ölçülü, dengeli, düzenli, faydalı ve hikmete dayalıdır. An­laşıldığı gibi, dünya hayatının tadı, önemi ve anlamı ölümle ve âhiret ha­yatıyla belirginleşmekte ve anlaşılmaktadır; aynı zamanda bu iki ayrı âlem ve onlarla ilgili iki ayrı hayat birbirini tamamlamakta ve biri diğerinin hikmet-i vücudunu ortaya koymaktadır.

Diğer önemli bir husus da şudur: Varlıkta, insan dahil her şey, Cenâb-ı Hakk'ın kudretinin eseridir ve her şey eninde sonunda o kudrete döndürü­lecektir. Bu da ölüm olayı gibi değişmeyen bir kanundur. O halde Allah'ı bilen ve O'na kulluk edip emirlerine ve koyduğu nizama uyan kimse, ümit­le, şevkle ve hevesle O'na dönmeyi arzular. Bu da dünya hayatını bir iş­kence, mutlak bir ümitsizlik durumundan kurtarıp insanın kalbini ve ru­hunu büyük ümitlerle doldurur. Zira imân temeli üzerinde filizlenip gelişti­rilen sâlih amellere karşılık ikinci hayatta büyük mükâfatların hazırlandığı­nı, bizzat bizi yaratfp varlık alanına getiren Rabbımiz haber vermektedir.

Unutmamak gerekir ki, nîmet külfet mukabilindedir. Sonsuz nîmetlere erişip ebediyen mutlu olabilmek için, önce dünyaya getirilişimizin hikmet ve amacını bilmeliyiz. Sonra da hak uğrunda karşımıza çıkan birçok tehlike­lere, sıkıntılara göğüs gerip Allah'tan yardım beklemesini bilmeliyiz. İşte bu noktada çetin sınavlar bizi beklemekte ve başarılı bir hayat sürüp sür­mediğimiz bu merhalelerde ortaya çıkmaktadır.

Ashab-ı Kiram Resûlüllah (asm) Efendimiz'den aldıkları ilim ve ir­fanla bu gerçekleri çok iyi öğrenip benimsedikleri içindir ki, Mekke'de çok zorlu ve sıkıntılı günler geçirirken imân ve irfanlarından bir şey kaybetme­diler. Önlerine çıkan her sınavı başarıyla verip yollarına devam ettiler. Ce­nâb-ı Hak onları ve onların yolunda yürüyenleri şu âyetle ne güzel övüp müjdelemektedir:

«İman edip iyi yararlı amellerde bulunanları gerçekten altlarından ırmaklar akan, içinde devamlı kalacakları Cennet'in yüksek (hoş manzaralı) kısımlarına yerleştireceğiz. (İyi yararlı) amelde bulunanların mükâfatı ne güzeldir! Onlar (dünyada hem küfrün saldırısına, hem ibâde­tin devamına) sabredip Rablarına güvenip dayanırlar.» (Ankebut, 29/58)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

883">