paylaş
FaceBook

Hazret-i İbrahim Filistin`den kalkıp sık sık Mekke`ye geliyor, oğlu İsmâil ile hanımı Hacer`i ziyaret ediyordu. Bu mûtad ziyaretlerinden birinde, yolculuğunu sahilden yapmak zorunda kalmıştı. Deniz kenarında bir hayvan leşi gördü. Leş üzerine dalgalar vuruyor ve dalgalarla birlikte gelen balıklar ve deniz hayvanları, o leşten yiyorlardı. Dalga çekilince, bu defa da kara hayvanları ve kuşlar leşin başına üşüşüyorlardı.

Her bir hayvan, leşten bir parça koparıp midesine indiriyordu. Gördüğü bu manzara Hz. İbrahim`in merakını çekti. "Cenâb-ı Hak, acaba bu hayvanı nasıl diriltecek? Herbiri başka bir hayvanın midesinde olan zerrelerini nasıl toplayıp bir araya getirecek?" diye düşündü. Bu düşünce, onda "dirilme" hâdisesini gözüyle görmek arzusunu uyandırmıştı. Allah`a yönelerek,

"Ey Rabbim! Ölüleri nasıl diriltirsin? Bana göster" diye dua etmeye başladı. Hz. İbrahim`in bu dua ve niyazına Allah:

"Ey İbrahim! Ölüleri Allah`ın dirilteceğine îmanın yok mu? Bu hususta herhangi bir şübhen mi mevcut?" sorusuyla karşılık verdi. Hazret-i İbrahim cevaben:

"Ey Rabbim! Ben ölüleri dirilteceğine kesin olarak inanıyor, bu hususta hiçbir şübhe duymuyorum. Ancak bu hârika fi`lini gözümle de görüp kalben tam tatmîn olmak istiyorum" dedi.İnsan bâzan, kesin olarak bildiği, inandığı şeyleri, gözüyle de görmek ister. Bu, son derece tabiî bir haldir. Hz. İbrahim`in isteği de bu nevidendi. Şübhesiz onun, Allah`ın ölüleri dirilteceğine inancı tamdı. Bu konuda hiçbir şüphesi yoktu. Buna rağmen, dirilme hâdisesini merak ediyor, gözüyle de görmek istiyordu. Allah`ın Hz. İbrahim`in niyetini bildiği halde, "sen îman etmedin mi?" diye sorması da düşündürücüdür. Böylece Hz. İbrahim`in içindeki niyyetini açıklamasına imkân vermiş oluyordu. Hâdiseyi sonradan duyan insanların onun hakkında kötü düşünmelerine fırsat bırakmıyordu. Cenâb-ı Hak, Hazret-i İbrahim`in, ölülerin nasıl diriltildiğini görme isteğini kabul ederek, ona:

"Ayrı cinsten 4 kuş al. Onları önce iyice kendine alıştır. Sonra kes. Parçalarını birbirine karıştır. Bu parçalardan herbirini etrafında görünen şu dağların ayrı bir yerine koy. Sonra o kuşları isimleriyle çağır. Sür`atle, âzaları tam ve diri olarak sana geldiklerini göreceksin" dedi. Hazret-i İbrahim verilen bu emri yerine getirdi. Önce kuşları bulup kendine alıştırdı. Sonra kesti. Tüylerini yolarak herbirini 4 parçaya ayırdı. Her parçayı diğerleriyle karıştırarak, başlarını da yanlarına koydu. Dört ayrı dağın tepesine baktı. Sonra o kuşları, isimleriyle çağırdığı zaman, hepsinin canlı olarak kendisine uçup geldiğini gördü. Bu manzara karşısında kalbi heyecanla çarpmaya başlamıştı. Çünkü ölülerin dirilişi hakikatini bizzat görme nimetine nail olmuştu. Bundan dolayı, Allah`a hamd ve şükürlerde bulunuyordu. Kalbi tam itmi`nan bulmuş, huzur ve vecd içinde kalmıştı.

(Mehmed Dikmen - Peygamberler Tarihi)

883">