PROF. DR. CEVAT AKŞİT
Resulü Mücteba Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimiz şöyle buyuruyor:
“Üç kişi vardır ki Allah-û Teâlâ’nın rahmetinden uzaklaşmaktan kendilerini koruyamazlar.” Kimdir bunlar? Efendimiz hadis-i şerifin devamında birincisi “Acıkmadan yemek yiyenler” buyuruyor.
Çok yemek, tokken yemek, bedene kalbe zarar veren en muazzam afetlerden birisidir. Evet biliyorsunuz, doyduktan sonra yemek israftır, zarardır ve haramdır. Bunların hadis-i şerifte Allah’ın gazabından da uzaklaşamayacağını ve bundan da emin olamayacaklarını anlıyoruz. İkincisini Resul-i Ekrem Efendimiz, “Uykusu yokken uyumaya çalışan” üçüncüsünü de “Gülecek bir şey yokken gülen kişi” olarak belirtiyor. Durmadan gülen adama hafif meşrep derler. Kimse de sözüne inanmaz, kişi kâbir sıkıntısını, mahşer sıkıntısını sürekli tefekkür etmelidir. Çok gülmek doğru değil. Bu kişiler Allah’ın gazabından emin olamaz. Bu hadis-i şerif Hz. Enes (ra)’tan bize ulaşıyor. Allah onlardan razı olsun.
ÜÇ KİŞİYE SAYGI GÖSTERİLMEZ
Başka bir hadiste de “Üç kişiye saygı gösterilmez” buyuruluyor. Yani buradaki ifade saygıya layık değildir anlamındadır. Bunların birincisi fasık olan adamdır. Fasık, günah olan haram olan şeyleri alenen yapan kişilere denir. Adam içki içmenin haram olduğunu biliyor, buna rağmen herkesin içinde içki içiyor. Bunu kimseden gizlemiyor. Allah’ın yasakladığı şeyden kaçınmıyor. Bunu umuma yayıyor. Günahı gizlemiyor. Umumun ahlaki duygularını da rencide ediyor. Umumu da günah işlemeye teşvik ediyor. Bu adamlara saygı duyulmaz. Yaptıkları da reddedilir. İkincisi zalim idarecidir. İnsanların idaresini üstlenmiş. Allah ona bunu nasip etmiş, ama o eline geçen kuvveti, idare gücünü zulüm ederek kullanıyor. Bu kimseye de saygı duyulmaz.
BAĞIRARAK AĞIT YAKMAK LANET SEBEBİDİR
Saygı ile ilgili bahsi geçen hadis Buhari’de “Masiyeti emretmediği zaman başındaki idareciye itaat gerekir” şeklinde yer alıyor. Allah-û Teâlâ “Allah’a ve Resulullah’a itaat edin ve başınızdaki idarecilere itaat edin” buyuruyor. İslam ’da anarşi yok, terör yok. Ancak başınızdaki idareci “Bu gece herkes içecek, herkes gönlünce eğlensin, zina serbest” veya “Herkes kumar oynayacak” gibi emir çıkarırsa bu adama itaat edilmez. Allah’a isyan teşkil etmediği sürece itaat vardır. Yaradan’a isyan teşkil eden şeyde yaratılana itaat yoktur. İdareci emir olsa da, padişah olsa da. Üçüncü olarak Efendimiz, “Ölünün arkasından (Kaderi inkâr edermiş gibi) ağıt yakan” buyuruyor. Bu kişilere de hürmet edilmez. Kader değişmez, ecel değişmez. İnsanın ömrü bellidir. Uzamaz veya eksilmez. Hocam “Sadaka verin ömrünüz uzasın” diyorsun. Bu bir iken iki olur anlamında değildir. Ömrünüz huzur içinde olur ölsem de gam yemem diyecek bir ömrünüz olur. Takdir olunan şey değişmez. Hepimiz “Amentü” diyoruz. Kaderin, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğunu biliyoruz. Bir sevdiği öldüğünde “Neden öldün? Sen ölecek yaşta mısın?” diye ağıtlar yakan kadın ve erkekler var. Bunları engellemek lazımdır. Ya orada onu susturacaksınız ya da oradan ayrılacaksınız. Çünkü böyle yapan kişi melundur. Lanet yağar oraya. Elbette sevdiklerimizi kaybettiğimizde kalp mahzunlaşır, ağlayabiliriz. Bu merhamettendir. Ama kaderi inkâr edermiş gibi ağıt yakmak, lanet sebebidir. Eğer orada bulunanlar buna ses çıkarmayıp, bu davranışını tasvip ederse onlar da melun olur. Bu, cahiliye, putperest Arapların âdetidir. Ölünün arkasından bağırıp çağırarak, saç baş yolarak, elbise parçalayarak ağıt yakan kişiler kendileri ölmeden evvel tövbe etmezlerse Kıyamet günü üstünde katrandan bir elbise olduğu halde diriltileceklerdir. Yani çok pis kokar ve herkes bu kişilerden kaçar. Bu kişilerin yüzleri de yırtıcı hayvan yüzü gibi olur. Ve bu kişiler kıyamet gününde cehennemliklerin arasında olurlar. Mahkeme-i Kübra’yı beklerler. Bu büyük bir sıkıntıdır. Kâfirler öyle sıkılıp bunalacak ki “bir an evvel cehenneme gidelim” diyecekler. Efendimiz’in şefaat edip Mahkeme-i Kübra’yı başlatması için Allah’a talepte bulunacak. Şefaat yalnızca bunun içindir. Diğer peygamberler kendilerinin sorguya çekilmelerinin korkusundan bu talepte bulunamayacaklar.
MÜZİKTE KADIN SESİ HARAMDIR
Başka bir kaynakta da şarkıcı kadınlara saygı duyulmayacağı, hürmet edilmeyeceği ifade edilmiştir. Biz burada İslam’a göre konuşuyoruz. Size tuhaf gelebilir. Biz elçiyiz. Elçiye zeval olmaz. Ben ayeti, hadisi siz kızacaksınız diye saklayamam. Saklarsam bana gem vurulacak. Şarkı söyleyen kadınlara asla saygı olmaz ve bu kadınların kazancı da bereketli olmaz. İnanmadığımdan değil. Bakıyorum çok meşhur şarkı söyleyen kadınlara, çoğu huzurevinde, sokakta kalmış. Şarkıcı kadında melundur. Onları hoş karşılayan da, dost edinen de, gönülden bağlanan da melun olur. Hocam müzik dinlemek hepten günah mı? Hayır değil. Mesela ney var, ud var. Kadın sesi yok. Erkek sesi olacak. Ney’i dinlediğinizde içiniz cız eder ve sizi düşündürür. Müziği insanların sevmesini kullanarak doğruya yöneltmek için yapılması gerekir. Mehter Marşı da böyledir. Onda da çalgı var ama düşmana korku salmak, askere savaşma aşkı vermek için çalınabilir. Ebu Hanife, İmam Şafi, İmam Malik, İmam Muhammet böyle müzik yapılmasına mubahtır diyor. Ancak gazinolar gibi insanı yanlış yola sevk edecek bir şekilde şarkı söylemek yanlıştır. Bu kimselere saygı gösterilmez ve onların kazançları da bereketsizdir.
FAİZ YİYENİN BEREKETİ OLMAZ
Bir diğer saygı duyulmayacak kişi ise faiz yiyen adamdır, kişidir. Bu kimselere samimiyetle, gönülle bağlanılmaz, hürmet edilmez. Yaptığı kabul edilmez. Bunun da kazancı bereketsizdir. İnanmadığınızdan değil ama size gözümüzle gördüğüm bir hadiseyi aktarmak isterim. Yıllar önce kitap satan bir tanıdığım zamanla büyüdü, işleri rast gitti. Daha sonra banka açtı. Yani faize bulaştı. Sonra otobüs firmaları falan bir numara oldu. Aradan kırk sene geçtikten sonra sahaflarda kitap ararken bu arkadaşı gördüm. Yine elinde iki tahta bavulla üstü başı perişan halde kitap satıyor. “Hayrola?” dedim. “Başladığımız yere geri döndük” cevabını verdi. Gördüğünüz gibi kazançları bereketsizdir. Bu işin sonu yoktur.
NE YAPACAĞIZ O ZAMAN?
Peki hocam ne yapabiliriz? Öncelikle bunları yapmayacağız. Yapan tanıdıklarımıza da yapma etme gibi tatlı sözlerle uyararak hidayetine vesile olmaya çalışacağız. Yapabildiğimiz kadar insanlara doğruyu anlatmaya çalışacağız. Efendimiz Hayber Kalesi’nin fethinde Hz. Ali (ra) ne diyor: “Şunu bil ki senin sayende bir kişinin hidayete ermesi, dünya ve dünyadaki her şeyden daha kıymetlidir ve cennete girme sebebidir.” Bu söz bugün de geçerlidir. Adam meyhaneden çıkmıyor. Çocukları perişan. Siz ne yapıp edip onu meyhaneden uzaklaştıracaksınız. Camiye alıştırırsanız o hem Allah’a ibadete başlar. Hem de ailesine bakar. Siz de onu hidayete kavuşturduğunuz için cenneti hak etmiş olursunuz. Allah hepimizi hakkıyla dinini öğrenenlerden eylesin. Âmin.