paylaş
FaceBook

"Sûra üflenir; Allah’ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde kim varsa çarpılıp cansız yere düşer. Sonra ona bir daha üflenir: Bir de bakarsın bütün insanlar, kabirlerinden ayağa kalkmış, etrafa bakınıp duruyorlar!" (Zümer, 39/68)

Âyet-i kerimede istisna edilenlerin kimler oldukları hususunda farklı gö­rüşler vardır. El-Kuşeyrî'nin zikrettiğine göre Ebu Hureyre yo­luyla; Es-Sa'lebî'nin naklettiğine göre de Abdullah b. Ömer yoluyla gelen merfu hadisler halinde rivayet edilmiştir.

Müstesna olanların Cebrail, Mikail, İsrafil ve ölüm meleği Azrail (hepsine selam olsun) oldukları da söylenmiştir.

Enes yoluyla rivayet edilen hadise göre de Peygamber (sav) yüce Allah'ın: "Sûra üfürülmüş -Allah'ın diledikleri müstesna- göklerde ve yerde olan­ların hepsi ölmüş (olacak)dır." buyruğunu okudu, ashab: "Ey Allah'ın pey­gamberi! Allah'ın istisna ettiği kimseler kimlerdir?" diye sordular. Peygamber şöyle buyurdu:

"Bunlar Cebrail, Mikail, İsrafil ve Ölüm meleğidir. Yüce Al­lah ölüm meleğine -daha iyi bilen o olduğu halde-

- Ey ölüm meleği yarattıklanmdan geriye kim kaldı diye soracak, ölüm meleği:

- Rabbim, diyecek Ceb­rail, Mikail, İsrafil ve senin zayıf kulun ölüm meleği kaldı.', diyecek. Yüce Al­lah: 

- İsrafil ve Mikail'in canını al, diyecek. Her ikisi de koca bir dağ gibi ölü olarak yere yıkılacaklar. Yüce Allah bu sefer:

- Öl, ey ölüm meleği diye bu­yuracak, o da ölecek. Yüce Allah Cebrail'e:

- 'Kim kaldı ey Cebrail?' diye sora­cak, Cebrail:
 
- Ey celal ve ikram sahibi senin şanın yüce ve mübarektir. Geri­ye sadece senin ebedi kalıcı zatın, bir de ölmeye ve yok olmaya mahkum Cib­ril kaldı.  Bu sefer yüce Allah:

 - Ey Cebrail! Senin de ölmen kaçınılmaz bir şey­dir.' diye buyuracak. Cebrail secdeye kapanacak, kanatlarını çırpacak ve:

- Se­ni tenzih ederim Rabbim, şanın yüce ve mübarektir, ey celal ve ikram sahi­bi, diyecek.

Peygamber (sav) devamla buyurdu ki:

"Onun hilkat itibariyle Mi­kail'in hilkatine üstünlüğü büyükçe bir dağın küçük tepeciklerden birisine üstünlüğü gibidir."
Bunu es-Sa'lebî zikretmiştir.(Taberi, Câmiul-Beyan, XXIV, 29.)

883">