paylaş
FaceBook

Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri Kur’ân-ı Kerim’de buyurur:

– «Muhakkak, Allah ve melekleri, peygamber üzerine salât ederler. Ey imân şerefiyle müşerref olan

kullarım! Siz de ona salavât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.» (Ahzâb Sûresi 56)*

Abdullah bin Ömer radıyallahu anh rivayet eder: Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular:

– Siz müezzini (ezan okur iken) işittiğiniz zaman, onun dediği gibi söyleyiniz, (sonra) bana salât ü selâm getiriniz. Çünkü kim ki bana bir kez salât ederse Allah ona on kere salât (rahmet) eder. Sonra benden kurtuluş yolu dileyiniz. Çünkü o, cennette öyle bir derecedir ki, ona ancak Allah’ın kullarından sâlih ve derecesi yüksek olan lâyık olur. Kim benden kurtuluş yolu taleb ederse ona şefaatim verilir.” (İmam Nesâî)

Abdurrahman bin Avf rivayet eder:

Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurur:

– Ben Cebrail’e uğradım. Cebrail bana şöyle dedi: Sana müjde ederim ki, Allah Teâlâ buyuruyor:

Kim sana selâmet dilerse, ona selâmet veririm, kim sana salât ederse, ona rahmet ederim.” (İmam Suyûtî)

Übey bin Kâ’b radıyallahu anh rivayet eder:

– Ey Allah’ın Rasûl-i! Ben sana çok salât getiriyorum, kendim için dua zamanından ne kadarını sana ayırayım? dedim. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

– Dilediğin kadar, buyurdu. Übey bin Kâ’b, radıyallahu anh:

– Dörtte birini mi?

– Dilediğin kadar, eğer fazla vakit ayırır isen, o senin için hayırlıdır.

– Üçte birini mi, ya Rasûlallah!

– Dilediğin kadar, eğer fazla vakit ayırır isen, o senin için hayırlıdır.

– Yarısını mı?

– Dilediğin kadar, eğer fazla vakit ayırır isen, o senin için hayırlıdır.

Bunun üzerine Übey bin Kâ’b şöyle der:

– Öyle ise ya Rasûlallah! Kendim için olan dua vaktimin tümünü sana salât-u selâm getirmeye hasredeyim.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

– Böylesi sana yeter, günahların bağışlanır. (İmam Tirmizî)

Rivayet olunur ki, Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, birgün güler yüzlü ve sevinçli olduğu halde, meclise gelerek şöyle buyurdu:

– Cebrail aleyhisselâm bana gelerek, «Ya Muhammed! Ümmetinden sana bir salavât getirene on salavât, bir selâm getirene de on selâm getirmeme razı olmaz mısın?» dedi. İşte benim neşeli oluşum bu sebebtendir. (Nesâî ve ibrv Hibban)

Abdurrahman bin Avf radıyallahu anh bildirir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem odasına doğru gitti ve içeri girer girmez kıbleye karşı dönüp secdeye vardı. Secdeyi o kadar uzattı ki, Allah Teâlâ’nın, secdede ruhunu kabzettiğini zannettim. Hemen yanına yaklaşıp oturdum. Başını kaldırdı:

– Kimsin? dedi.

– Abdurrahman, dedim.

– Ne var?, dedi.

– Ya Rasûlallah, öyle bir secde yaptınız ki, Allah Te­âlâ’nın secdede ruhunuzu almış olmasından korktum, dedim. Buyurdular ki:

– Cebrail aleyhisselâm bana gelerek, Allah Teâlâ’nın şöyle buyurduğunu müjdeledi: Kim sana salât-u selâm getirirse, ben ona rahmet ederim. Bunun üzerine ben de Allah Teâlâ’ya şükran olarak secde ettim. (Müsned-Ahmed b. Hanbel)

Sâdık Dânâ, Altınoluk Sohbetleri-I. s. 5-10

883">