paylaş
FaceBook

Melekler bile Hazreti Osman'dan haya ederdi

İslami Araştırmalar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Ali Özek "Melekler bile hazreti Osman‘dan haya ederdi" dedi. Prof. Dr. Ali Özek ile Hazreti Osman (r.a.) ilgili söyleşimiz şöyle sürdü:

Peygamber Efendimizin üçüncü halifesi, daha yaşarken Cennetle müjdelenen 10 kişiden biri olan Hazreti Osman‘ı tanıtır mısınız?

577‘de Mekke‘de doğdu. Babası Affan, annesi Kureyzdir. Anne ve baba tarafından soyu Abdülmenaf‘ta Peygamber Efendimizle birleşir. Peygamber Efendimizin üçüncü halifesi ve O‘na iki defa damad olmakla şereflendiği için, iki nur sahibi manasına gelen "Zinnureyn" lakabıyla anılır. Yaşarken Cennetle müjdelenen on kişiden biri. Hz. Rukiyye‘den Abdullah isimli bir oğlu dünyaya geldiği için Ebu Abdullah künyesi ile tanınır. Peygamber Efendimiz, kızı Rukiye‘ye diyor ki: "Ey canım kızım! Osmana çok saygı göster. Çünkü Eshabım arasında, ahlakı bana en çok benzeyen odur"

Naşirul Kur‘an (Kur‘an‘ı yayan)

Hz. Osman, Peygamber Efendimizin Vahiy katipliğini de yaptı mı?

Evet, Hz. Osman, Peygamberimizin vahiy katiplerinden biriydi. Güzel yazar, güzel konuşur ve çok kuvvetli bir hatip idi. Daima Kur‘an-ı Kerim okur, Ondan çeşitli meseleler çıkarırdı. Kur‘an-ı Kerim‘i hıfzı çok kuvvetli idi. Namazda bir rekatta bütün Kur‘an-ı Kerim‘i okuyan dört kişiden biriydi. Hz.Ömer‘in tayin ettiği bir heyet tarafından Hicretin 23. senesinde halife seçildi. Hz. Osman, hilm ve hayası ile meşhurdu. Marifet ilminde gayet mahirdi. O derece haya sahibi idi ki melekler dahi Ondan haya ederdi. Hz.Osman (R.A.) zamanında; Hz.Ebu Bekir (R.A.) tarafından kağıt üzerine yazdırılan ve mushaf adı verilen Kur‘an-ı Kerim‘in ilk nüshasından, altı nüsha daha yazdırılarak çoğaltıldı. Bu muhsaflar; Medine, Mekke, Şam, Bağdat, Yemen ve Bahreyn‘e birer tane gönderildi. Bu bakımdan ona Naşirül Kur‘an (Kur‘an‘ın yayıcısı) denilir. Bu ilk yedi nüshadan günümüzde, bir tanesi Mekke‘de Kabe‘de, biri Kahire‘de Milli Kütüphane‘de, bir diğeri ise Özbekistan‘ın Taşkent vilayetindeki İslam Kütüphanesi‘nde korunuyor.

Hazreti Osman devrinde yapılan fetihlerden bahseder misiniz?

Hz. Osman (r.a.) devrinde; Afrika‘nın kuzey kısımları, Kıbrıs adası, Anadolu‘nun içleri, Türkistan ve daha nice yerler İslam ordularının eline geçti. İslam‘ın sınırları çok genişledi. Onbir sene altı ay ondört gün halifelik yaptı. Hz. Osman‘ın (r.a.) son zamanlarında bazı iç karışıklıklar çıkar. Bunun sonunda hicretin 35. senesinde, 80 yaşında Kur‘an okurken şehid edildi.

Peygamber Efendimizin, Hazreti Osman (r.a.) ile ilgili hadislerini zikreder misiniz?

Bir Hadis-i Şerifinde Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:  "Her peygamberin cennette bir arkadaşı vardır. Benim arkadaşım da Osman‘dır" Diğer Hadis-i Şeriflerde ise şöyle buyuruyor: "Osmandan gök kubbedeki melekler bile haya ederler.", "Bütün melekler benimle iftihar ederler. Ben de Osman Bini Affan ile övünürüm.", "Osman‘ın şefaatı sayesinde cehennemi Hak etmiş yetmiş bin kişi hesapsız Cennet‘e girecek" Ticaretle meşgul olan Hazreti Osman, Hazreti Ebubekir‘e akıl danışır, cahiliye pisliklerine bulaşmaz.

Nasıl Müslüman oldu?

Firâset sahibi olan bir teyzesi vardı. Onu ziyarete gittiğinde teyzesi ona dedi ki: "- Yâ Osman! Sen öyle biri ile evleneceksin ki, bu kız, Peygamber kızı olacak" O zaman Peygamber Efendimize vahiy geldiğinden Hz. Osman‘ın haberi yoktu. Onu da teyzesi haber verdi. Bunu duyan Hz. Osman, her önemli mes‘elede fikrini aldığı, Hz. Ebû Bekir‘e koştu. Teyzesinin söylediklerini ona söyledi. O da: "Teyzen doğru söylemiş. Yâ Osman, Ben kendisinin peygamber olduğuna inandığım, Hazreti Muhammed‘e götüreyim, sen de îmân et!" dedi. Beraber Resûlullahın huzûruna vardılar. Kelime-i şehâdet getirip, Müslüman oldum.

Meleklerin bile haya ettiği insan

Peygamber Efendimiz Hz. Osman‘a hürmet edermiş. Doğru mu hocam?

Evet. Hz. Âişe validemiz anlatıyor: "Resûlullah efendimiz, istirahat ederken babam Hz. Ebû Bekir içeri girmek için izin istedi. İzin verilip içeri girdi. Resûlullah hiç hâlini değiştirmedi. Sonra, Hz. Ömer izin alıp içeri girdi. Yine hâlini değiştirmedi. Uzanmış vaziyette onlarla sohbet etti. Daha sonra, Hz. Osman kapıya gelip içeri girmek için izin istedi. Peygamber efendimiz oturdu. Hz. Osman‘ı bu şekilde kabûl etti. Hepsi gittikten sonra sordum: "- Babam Ebû Bekir ve Hz. Ömer içeri girdiklerinde hiç hâlinizi bozmadınız. Fakat Hz. Osman içeri girince, oturdunuz. Bunun sebebi nedir?"- Meleklerin hayâ ettikleri bir kimseden ben nasıl hayâ etmem" Cevabını verdi.

Hakkında âyet nâzil oldu

Hakkında ayet de nazil oldu mu?

Evet, Mescid yaptığı için hakkında ayet nazil olan Hz. Osman, 12 sene hilâfet makâmında kaldı. Cesûr idi. Hiçbir felâket karşısında sarsılmazdı. Bunun için halîfeliği çok başarılı geçmiştir. Bilhassa halîfeliğinin ilk yılları, İslâm târihinin altın yılları olmuştur. Devrinde birçok yerler fethedilmiştir. Horasan, Hindistan, Mâverâünnehir, Kafkasya, Kıbrıs adası ve Kuzey Afrika‘nın birçok yerleri, O‘nun devrinde İslâm topraklarına katılmıştır.

Yahûdîler ve diğer İslâm düşmanları, Müslümanları birbirine düşürmek için el birliği ederek gece gündüz çalışıyordu. Bunların elebaşılığını da Yemenli bir Yahûdî olan, Abdullah ibni Sebe ordu. Mısır‘da fitneci kimseleri başına topladı. Kurduğu bir teşkilâtla, câhil ve başıboş Mısır kıptîlerini dünyalık şeylerle kandırarak, çapulcu alayı meydana getirdi. Onüç bin kişilik bu çapulcu takımı, Medîne‘ye kadar yürüyüp Halîfeyi indirmek istediler. Hz. Osman‘ın evini kuşattılar. Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Talhâ, Hz. Osman‘ın kapısında nöbet tutuyorlardı. Hz. Osman, evini saran âsîler, onu Kur‘an okurken şehid ettiler. Kur‘an sayfaları kana bulandı.

Cömertlikte zirvede

Hazreti Osman‘ın cömertlikte zirvede bulunduğu doğru mu?

Evet, doğrudur. Müslümanlar, Medîne‘ye hicret ettikleri zaman, su sıkıntısı vardı. Rûme kuyusundan başka içilecek su yoktu. Bu kuyu da bir Yahûdîye âit idi. Yahûdî, Müslümanları zor durumda bırakmak için, kuyudan her zaman su vermiyordu. Verdiği günlerde de çok yüksek fiyatla sattığı için herkes alamıyor, fakir Müslümanlar çok sıkıntı çekiyorlardı. Hz. Osman, kuyuya talip oldu. Yahûdî, Müslümanların mecbûren bu kuyuyu satın alacaklarını bildiği için, ödenmesi mümkün olmayan bir fiyat istedi. Kuyunun yarı hissesini bana sat. Birgün sen, birgün ben kuyuyu işletelim." Teklîf Yahudi‘nin çok hoşuna gitti. On iki bin dirheme kuyunun yarı hissesini verdi. Kuyunun başında bir gün Yahûdî, diğer gün Hz. Osman durup, su veriyorlardı. Yahûdî yine yüksek fiyatla suyu satıyor, Hz. Osman ise bedava olarak veriyordu. Müslümanlar, sıra Hz. Osman‘a geldiği vakit, o günün ihtiyaçlarını aldıkları gibi, ertesi günün ihtiyaçlarını da doldurup gidiyorlardı. Dolayısıyla ertesi gün Yahûdîye gelen olmuyordu.Yahûdî oyuna geldiğini anladı. Daha sonra Yahûdi ucuz bir fiyatla diğer yarısını da Hz. Osman‘a sattı.

Bir kızım daha olsaydı

Peygamber Efendimiz, iki kızını da O‘na vermişti değil mi?

Evet, önce Rukiye, Hz. Osman‘a nikâh edildi. Rukiyye, Bedir savaşından sonra vefât edince, Peygamberimizin diğer kızı Ümmü Gülsüm de Hz. Osman‘a nikâh edildi. Bu bakımdan ona, Peygamberimizin iki kızıyla evlenme ni‘metine kavuşmuş olduğu için, iki nûr sahibi ma‘nâsına "Zinnûreyn" denilmiştir. İkinci kızı da vefât edince Resulullah; "- Bir kızım daha olsaydı, onu da Osman‘a verirdim" buyurmuştur. İkinci kızını verdiğinde, Hz. Osman‘ı gâyet medhetmişti. Düğünden sonra kızı dedi ki: "- Ey benim gözümün nûru babam! Hz. Osman‘ı gâyet medheylediniz. Buyurduğunuz kadar değil." Bunun üzerine Resûlullah efendimiz kızına buyurdu ki: "- Ey benim kızım! Osman‘dan gökteki melekler bile hayâ ederler. Osman‘a çok saygı göster. Çünkü, Eshâbım arasında, ahlâkı bana en çok benzeyen odur."

883">