ÖZET: Âdem-İblis kıssası, "hatayı itiraf" ile "hatada ısrar" arasındaki farkın kıssasıdır.
Hz. Âdem-in Peygamberliği
Hz. Âdem ilk insan olduğu gibi aynı zamanda ilk peygamberdir. Hz. Âdem yeryüzüne indirildikten sonra, Cenâb-ı Allah insan nesillerinin hepsini onunla eşi Havva-dan türetmiştir.
"Ey insanlar! Sizi tek bir candan (Adem-den) yaratan, zevcesini de kendi nefsinden yaratan ve ikisinden pek çok erkekler ve kadınlar türetip yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının... " (Nisâ, 4/2)
Allah, insanı nefsinin şehvet ve şeytanın vesveselerine maruz kalacak şekilde yaratmış, ona bunlara karşı koyacak akıl, hayır ve şerri birbirinden ayırt edecek vicdan (kalb gözü) vermiştir. Cenâb-ı Allah böylece insanı bu dünyada imtihan alanına koyduğu için, hikmet ve rahmetinin gereği olmak üzere hayır, fazilet, şer ve rezalet yollarını gösterecek, hak ile batılı öğretecek, hayır ve kemâl yollarına irşad edecek peygamberler göndermiştir. Cenâb-ı Hakk peygamberler göndermekle, insanın tabiatına ve halîfeliğine uygun imtihan şartlarını tamamlamıştır. Neticede insan bu dünyada yaptıklarının hesabını öldükten sonra diriltilince verecek, imanlı olup iyilik ve sevap terazileri ağır gelenler Cennet-e girecektir. Bunları kendilerine öğretip ikaz etmek için peygamberlere ihtiyaç vardır. İlk insanlara peygamber olmaya en lâyık olan zat, Allahü Teâlâ-nın doğrudan doğruya vasıtasız konuştuğu ataları Hz. Âdem-di.
Hz. Âdem-in peygamberliği Kur-an ayetleri ile sabittir. Çünkü onun zamanında başka bir peygamber yoktu. Bu duruma göre kendisine gelen o emir ve nehiyler vahiy vasıtasıyla olup başka bir vasıta ile değildi. Kur-an-da geçen Hz. Âdem-in iki oğlunun Allah-a kurban takdim etmeleri, ikisinden birinin kurbanının kabul olunduğunun bildirilmesi(5/27) Hz. Âdem-e vahiy ile gelmiştir. Kur-an-da Hz. Âdem-in peygamberliğe seçildiği "Istafâ" (Âli İmrân, 3/33) ve "İctebâ" (Tâhâ, 20/122) kelimeleri ile açıklanır. Kur-an-da diğer peygamberler için de ıstıfâ- ve ictibâ- kelimelerinden müştak kelimeler kullanılıyor. (A-râf 7/144; Bakara, 2/130; Hac, 22/75; Sâd, 38/47; Nahl, 16/121; Âli İmrân, 3/79; Yusuf, 12/6; En-âm, 6/87; Şûrâ, 42/13; Kalem, 68/50) Öyle ise Hz. Âdem de peygamberdir. Hz. Âdem-in peygamber olduğunu açıkça bildiren hadisler de vardır. Ebu Ümame (ö. 81/700) rivayet ediyor "Ebu Zerr (ö. 32/652) Peygamberimize -Ya Nebiyallah, peygamberlerden ilk peygamber kimdir?- diye sorduğunda, Peygamberimiz (s.): "Âdem-dir." dedi. Ebu Zerr, "Ya Rasûlallah o, Nebî oldu mu?" diye sorunca Hz. Peygamber (s.), "Evet o mükellem bir Nebî (Allah-ın kendisiyle vasıtasız konuştuğu peygamber) idi." dedi." (Ahmed b. Hanbel, V, 265)
Hz. Âdem-in evlâdları onun irşâdı ile Allah-a iman etmiş, zamanlarındaki maddî ve manevî ihtiyaçlarını temin eden ahkâmı ondan öğrenmişlerdir. Ebû İdris el-Havlânî-nin, Ebû Zerr-den rivayet ettiği bir hadîste Hz. Peygamber (s.) Hz. Âdem-e on sahifelik bir kitap indirildiğini söylemiştir. (Abdurrahman Hubneke-l-Meydânî, el-Akidetü-lİslamiyye ve Usûsuhâ, II, 260) Hz. Âdem-den sonra yeryüzünün çeşitli bölgelerine dağılan insanlar doğru yoldan ayrılmışlardır. Allah, onlara zaman zaman peygamberler göndermiştir. Şu ayet bu hakikati ifade eder: "İnsanlar (ilk önce) bir ümmetti (onlar ihtilâf ettiler). Allah da müjde verici ve azabının habercileri olarak peygamberler gönderdi..." (Bakara, 2/213)