35- İlim öğrenmek,
Değerli kardeşimiz,
İlim ve alimin faziletiyle ilgili bir çok ayet ve hadis var.
Bunlardan bir kısmını kaynaklarıyla beraber aktaracağız.
Bu ayet ve hadislerden;
- ilmimizi artırması için Rabbimize dua edeceğimizi,
- bilenlerle bilmeyenlerin hiçbir zaman bir olmadığını,
- Allah'ın iman eden ve ilimle uğraşanların derecelerini yükselttiğini,
- Allah'tan ancak ilim sahiplerinin korktuğunu,
- Allah'ın hakkında hayır istediği kimseye ilim verdiğini,
- gıbta edilecek iki kişiden birisinin ilim sahibi olduğunu,
- ilim sahibinin bereketli yağmura benzediğini,
- vahiy bilgisiyle bir kişinin doğru yolu bulmasının vadiler dolusu develerden hayırlı olduğunu,
- dinî ilmin yayılması gerektiğini,
- ilim tahsili için bir yola girene cennet yolunun kolaylaştırılacağını,
- hidayete çağıranlara kendisine uyanların sevabı kadar sevap verileceğini,
- sona ermeyen üç amelden birinin de faydalanılan ilim olduğunu,
- dünya ve içindeki her şeyin değersiz olduğunu ve sadece alim ve öğrenci olmanın bunun dışında olduğunu,
- ilim tahsili için yola çıkanın evine dönünceye kadar Allah yolunda olduğunu,
- müminin cennete girmeye kadar hiçbir hayra doymadığını,
- alimin ibadet edene üstünlüğünün en alt seviyedeki bir kimsenin peygamberle durumu gibi olduğunu,
- melekler, yer-gök ehli, karınca ve balıkların dahi ilim öğrenenlere dua ettiğini,
- duyulan, öğrenilen bilgilerin daima başkalarına aktarılması gerektiğini,
- bildiği bir şeyde sorulan soruya cevap vermeyenin ateşten bir gem ile gemleneceğini,
- dünyalık temini için ilim öğrenenin cennetin kokusunu bile duymayacağını,
- kıyamete yakın zamanlarda ilmin ortadan kaldırılıp insanların cahillere uyarak sapıtacaklarını öğreniyoruz.
Ayetler:
"...Ey Rabbim! ilmimi artır de." (Taha: 20/114)
"...Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (Zümer: 39/9)
"...Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltir..." (Mücadele: 58/11)
"...Kulları arasından yalnızca, anlama ve kavrama yeteneğine yani vahiy bilgisine sahip olanlar Allah'tan gereği biçimde korkarlar." (Fatır: 35/28)
Hadisler:
"Allah, hakkında hayır dilediği kimseye din hususunda büyük bir anlayış verir." (Buhârî, İlim 10, Humus 7, İ'tisâm 10; Müslim, İmâre 175, Zekât 98, 100)
"Yalnız şu iki kimseye gıbta edilir:
Allah'ın kendisine ihsân ettiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse;
Allah'ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına da öğreten kimse." (Buhârî, İlim 15, Zekât 5, Ahkâm 3, İ'tisâm 13, Tevhîd 45; Müslim, Müsâfirîn 268)
“Allah’ın benimle göndermiş olduğu hidâyet ve ilim, yeryüzüne yağan bol yağmura benzer. Yağmurun yağdığı yerin bir bölümü verimli bir topraktır: Yağmur suyunu emer, bol çayır ve ot bitirir. Bir kısmı da suyu emmeyip üstünde tutan çorak bir yerdir. Allah burada biriken sudan insanları faydalandırır. Hem kendileri içer, hem de hayvanlarını sular ve ziraatlarını o su sayesinde yaparlar. Yağmurun yağdığı bir yer daha vardır ki, düz ve hiçbir bitki bitmeyen kaypak ve kaygan arazidir. Ne su tutar, ne de ot bitirir. İşte bu, Allah’ın dininde anlayışlı olan ve Allah’ın benimle gönderdiği hidâyet ve ilim kendisine fayda veren, onu hem öğrenen hem öğreten kimse ile, buna başını kaldırıp kulak vermeyen, Allah’ın benimle gönderdiği hidâyeti kabul etmeyen kimsenin benzeridir." (Buhârî, İlim 20; Müslim, Fezâil 15)
"Allah'a yemin ederim ki, Cenâb–ı Hakk'ın senin aracılığınla bir tek kişiyi hidayete kavuşturması, senin, en kıymetli dünya nimeti olan kırmızı develere sahip olmandan daha hayırlıdır." (Buhârî, Fezâilü'l–ashâb 9, Meğâzî 38; Müslim, Fezâilü's–sahâbe 34)
"Benim tarafımdan (tebliğ edilen Kur'an'dan) bir âyet bile olsa insanlara ulaştırınız. İsrailoğulları(nın ibretli kıssaları)ndan da haber verebilirsiniz. Bunda bir sakınca yoktur. Kim bile bile bana yalan isnad ederse, cehennemdeki yerine hazırlansın." (Buhârî, Enbiyâ 50. Ayrıca bk. Tirmizî, İlm 13)
"Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır." (Müslim, Zikr 39. Ayrıca bk. Buhârî, İlim 10; Ebû Dâvûd, İlim 1)
"Hidâyete davet eden kimseye, kendisine uyanların sevabı kadar sevap verilir. Bu onların sevaplarından da hiçbir şey azaltmaz." (Müslim, İlim 16)
"İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka–i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat." (Müslim, Vasiyyet 14)
"Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. Sadece Allah'ı zikretmek ve O'na yaklaştıran şeylerle, ilim öğreten âlim ve öğrenmek isteyen öğrenci bundan müstesnadır." (Tirmizî, Zühd 14)
"İlim tahsil etmek için yolculuğa çıkan kimse, evine dönünceye kadar Allah yolundadır." (Tirmizî, İlim 2)
"Mümin, cennete girinceye kadar hiçbir hayıra doymaz." (Tirmizî, İlim 19)
"Âlimin âbide üstünlüğü, benim sizin en aşağı derecede olanınıza üstünlüğüm gibidir. Şüphesiz ki Allah, melekleri, gök ve yer ehli, hatta yuvasındaki karınca ve balıklar bile insanlara hayrı öğretenlere dua ederler." (Tirmizî, İlim 19)
Alim kimse devamlı ibadet eden kimseden daha faziletlidir. Çünkü ilim öğrenmek farz olup, farz ibadetlerden sonra yapılan nafile ibadetler ise sünnettir.
Âbid kimsenin faydası kendisiyle sınırlı olup, alimin faydası bütün canlıları kapsayıcı bir özellik taşır. İbadet ve kulluğun sıhhati de ilme bağlı olduğu için önce ilim, sonra amel gelir. Çünkü bilmeyen bir kişi bir işi hakkıyla yerine getiremez. Alim ve ilim öğrenen talebeye, Allah, melekler, insanlar ve diğer canlıların her biri kendi dilleriyle dua ederler.
En büyük ve en üstün zenginlik ilim zenginliğidir. Çünkü ilim zenginliği insanlara hürmet ve saygı kazandırır. Mal ve makam zenginliği ise çok kere düşman kazandırır. Alimler peygamberlerin varisleri oldukları için onlara saygısızlık fısk ve sapıklık yoludur.
"Bir kimse, ilim elde etmek arzusuyla bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır. Muhakkak melekler yaptığından hoşnut oldukları için ilim öğrenmek isteyen kimsenin üzerine kanatlarını gererler. Göklerde ve yerde bulunanlar, hatta suyun içindeki balıklar bile âlim kişiye Allah'tan mağfiret dilerler. Âlimin âbide karşı üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Şüphesiz ki âlimler, peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler altın ve gümüşü miras bırakmazlar; sadece ilmi miras bırakırlar. O mirası alan kimse, bol nasip ve kısmet almış olur." (Ebû Dâvûd, İlim 1; Tirmizî, İlim 19)
"Bizden bir şey işitip, onu aynen işittiği gibi başkalarına ulaştıran kimsenin Allah yüzünü ağartsın. Kendisine bilgi ulaştırılan nice insan vardır ki, o bilgiyi, bizzat işiten kimseden daha iyi anlar ve korur." (Tirmizî, İlim 7)
"Bir kimseye bildiği bir konu sorulduğunda cevap vermezse, kıyamet gününde ağzına ateşten bir gem vurulur." (Tirmizî, İlim 3)
"Kim kendisinde Allah'ın rızası aranan bir ilmi sadece dünyalığa sahip olmak için öğrenirse, o kimse kıyamet gününde cennetin kokusunu bile duyamaz." (Ebû Dâvûd, İlim 12)
"Allah Teâlâ ilmi insanların hafızalarından silip unutturmak suretiyle değil, fakat âlimleri öldürüp ortadan kaldırmak suretiyle alır. Neticede ortada hiçbir âlim bırakmaz. İnsanlar bir kısım cahilleri kendilerine lider edinirler. Onlara birtakım meseleler sorulur; onlar da bilmedikleri halde fetva verirler. Neticede hem kendileri sapıklığa düşer, hem de insanları saptırırlar." (Buhârî, İlim 34; Müslim, İlim 13)