Zina nedir? Zina ile ilgili ayet ve hadisler nelerdir? Zinadan nasıl uzak durulur? Zina neden yasaklanmıştır ve zinanın zararları nelerdir?
Zina etmek, bir kadınla nikâhsız veya haksız olarak cinsel temasta bulunmaktır. Nikahlanmamış kız arkadaşla veya nişanlı ile yapılan cinsel ilişki de zinadır. Arapça “zenâ” fiilinden mastar. Zinanın sözlük ve terim anlamı birdir. Bu da; bir erkeğin kadınla bir akde veya haklı bir sebebe dayanmaksızın önden cinsel temasta bulunmasıdır. Zina eden erkeğe “zânî” kadına ise “zâniye” denir.
Zina Haram mıdır?
Zina âyet ve hadislerde kesin bir şekilde yasaklanmıştır ve haram kılınmıştır. Zira Âyet-i Kerime’de “Zinâya yaklaşmayınız!..” (el-İsrâ, 32) emrine titizlikle uymak gerekir. Bu âyet-i kerîmede zinâ bir tarafa, ona yaklaştıracak davranışlar bile yasaklanmıştır. Zina, öteden beri insan aklının, ahlâk ve hukuk nizamlarının ve diğer semâvî dinlerin tamamen yanlış ve çirkin gördüğü bir davranış olup İslâm’da da büyük günahlardan sayılmıştır.
Zina Çeşitleri Nelerdir?
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Âdemoğluna zinadan nasibi takdir olunmuştur. O buna mutlaka erişir.
Gözlerin zinası bakmak,
kulakların zinası dinlemek,
dilin zinası konuşmak,
elin zinası tutmak,
ayakların zinası yürümektir.
Kalbe gelince o, arzu eder, ister.
Üreme organı ise, bunu ya gerçekleştirir, ya da boşa çıkarır.” (Buhârî, İsti’zân 12, Kader 9; Müslim, Kader 20-21. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 43)
ZİNA İLE İLGİLİ AYETLER
İsrâ Sûresi 32
“Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.”
Nûr Sûresi 2
“Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.”
Nûr Sûresi 3
“Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenmez; zina eden kadınla da ancak zina eden veya müşrik olan erkek evlenir. Bu, müminlere haram kılınmıştır.”
Nûr Sûresi 4
“Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra (bunu isbat için) dört şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkârdırlar.”
Nûr Sûresi 6
“Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah’ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir.”
Nûr Sûresi 8
“Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah’ın gazabının kendi * üzerine olmasını dilemesi kendisinden cezayı kaldırır.”
Nûr Sûresi 23
“Namuslu, kötülüklerden habersiz mümin kadınlara zina isnadında bulunanlar, dünya ve ahirette lânetlenmişlerdir. Yapmış olduklarına, dilleri, elleri ve ayaklarının, aleyhlerinde şahitlik edeceği gün onlar için çok büyük bir azap vardır.”
Nûr Sûresi 26
“Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler ise kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yaraşır. Bu sonuncular, (iftiracıların) söylediklerinden çok uzaktırlar. Kendileri için bağışlanma ve güzel bir rızık vardır.”
Nûr Sûresi 30
“(Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır.”
Nûr Sûresi 31
“Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.”
Furkân Sûresi 68
“Yine onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahı(nın cezasını) bulur”
Mümtehine Sûresi 12
“Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlarını kabul et ve onlar için Allah’tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.”
ZİNA İLE İLGİLİ HADİSLER
Zina Türleri Hadisi
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Âdemoğluna zinadan nasibi takdir olunmuştur. O buna mutlaka erişir. Gözlerin zinası bakmak, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayakların zinası yürümektir. Kalbe gelince o, arzu eder, ister. Üreme organı ise, bunu ya gerçekleştirir, ya da boşa çıkarır.” (Buhârî, İsti’zân 12, Kader 9; Müslim, Kader 20-21. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 43)
İnsanı Cehenneme Sürükleyen 2 Şeyden Biri Cinsel Organıdır
Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:
– İnsanları cennete en fazla götürecek şey nedir? diye soruldu.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Allah’a saygı (takvâ) ve güzel ahlâktır” buyurdu.
– İnsanları cehenneme en fazla götürecek şey nedir? diye sorulunca da:
– “Ağız ve cinsel organdır” buyurdu. (Tirmizî, Birr 62. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 29)
Müslüman Zina Etmez
Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Zinâkâr, (kâmil bir) mü’min olarak zinâ etmez; hırsız, (kâmil bir) mü’min olarak çalmaz; içki içen, (kâmil bir) mü’min olarak içki içmez. Kişi bunları yaptıktan sonra tevbe kapısı hâlâ ona açıktır.” (Buhârî, Hudûd, 20)
Allahın Sevmediği Amel, Zina
Hz. Âişe vâlidemizin rivâyetine göre Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Ey ümmet-i Muhammed! Erkek veya kadın bir kulunun zina etmesini, Allah’tan daha çok kıskanan (hoşnutsuzluk ve nefretle karşılayan) hiçbir kimse yoktur. Ey ümmet-i Muhammed! Siz benim bildiklerimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız.” (Buhârî, Nikâh, 107)
Haramı Görünce Tekrar Bakma!
Büreyde (r.a) der ki: Rasûlullah (s.a.v), Hz. Ali’ye hitaben şöyle buyurdu:
“Ey Ali, âniden bir haramı gördüğünde dönüp tekrar bakma! Zira ilk bakış senin (için affedilmiş)tir, ancak ikinci bakış aleyhinedir (günahtır).” (Ebû Davud, Nikâh, 42-43/2149; Tirmizî, Edeb, 28/2777; Heysemî, VIII, 63)
Ansızın Görülen Haram
Cerîr radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ansızın görmenin hükmünü sordum.
– “Hemen gözünü başka tarafa çevir!” buyurdu. (Müslim, Âdâb 45. Ayrıca bk. Ebû Davûd, Nikâh 43; Tirmizî, Edeb 28)
Bir Başkasının Avret Yerine Bakmak Haramdır
Ebû Saîd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Erkek, erkeğin avret yerine, kadın da kadının avret yerine bakamaz. Bir erkek başka bir erkekle; bir kadın da başka bir kadınla bir örtü altında yatamaz.”
Müslim, Hayz 74. Ayrıca bk. Tirmizî, Edeb 38; İbni Mâce, Tahâret 137
Mahremiyete Dikkat
İbni Abbas radıyallahu anhümâ‘dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Hiçbiriniz, yanında mahremi bulunmayan bir kadınla başbaşa kalmasın.” (Buhârî, Nikâh 111, Cihâd 140; Müslim, Hac 424. Ayrıca bk. Tirmizî, Radâ’ 16, Fiten 7)
Fuhuş İslamda Yasaktır
Ebû Mes’ûd el-Bedrî radıyallahu anh‘den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, köpek parasını, fuhuş gelirini ve falcılık ücretini yasaklamıştır.
Buhârî, Büyû 25, 113, İcâre 20, Talâk 51, Tıb 46, Libâs 86, 96; Müslim, Müsâkât 40. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Büyû 26, 63; Tirmizî, Büyû 46, 49, 50, Nikâh 37, Tıb 23; Nesâî, Sayd 15, Büyû 91, 92, 94; İbni Mâce, Ticârât 9
Bir Başkasına Zina Suçu Atmak Büyük Günahtır
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– “Yedi helâk ediciden kaçının!” Sahâbîler:
– Ey Allahın Resûlü! Bunlar nelerdir? diye sordular. Hz. Peygamber:
– “Allah’a ortak koşmak, sihir (büyü) yapmak, Allah’ın haram kıldığı bir nefsi haksız yere öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaş meydanından kaçmak, evli, namuslu ve hiç bir şeyden haberi olmayan kadınlara zina isnad etmektir,” buyurdu.
Buhârî, Vasâyâ 23, Tıb 38, Hudûd 44; Müslim, Îmân 145. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vasâyâ 10; Nesâî, Vasâyâ 12
Kıyamet Günü Allah Teâla Zina Edenin Yüzüne Bakmaz
Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ kıyamet gününde üç kişiyle konuşmaz, onları temize çıkarmaz, suratlarına bile bakmaz; üstelik onlar korkunç bir azâba uğrarlar.
Bunlar; zina eden ihtiyar, yalan söyleyen hükümdar, kibirlenen fakirdir.” (Müslim, Îmân 172. Ayrıca bk. Tirmizî, Cennet 25; Nesâî, Zekât 75, 77)
Zina İftirası Ahirette İflas Ettirir
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu. Ashâb:
– Bizim aramızda müflis, parası va malı olmayan kimsedir, dediler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnâd ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu se-beple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir” buyurdular. (Müslim, Birr 59. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 2)
Zina Eden Affedilir mi?
Ebû Zer radıyallahu anh şöyle demiştir:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’le birlikte Medine’nin Harra mevkiinde yürüyordum. Derken Uhud dağı karşımıza çıkıverdi. Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:
– “Ey Ebû Zer!” dedi. Ben:
– Buyur yâ Resûlallah! Emrine âmâdeyim, dedim. Resûlullah:
“Yanımda şu Uhud dağı kadar altın olsa, bu beni sevindirmez. Bir borcu ödemek için ayırdığımdan başka da yanımda bir dinar bulunarak üç gün geçmesini istemem. –Resulullah, önüne, sağına, soluna ve arkasına elleriyle verme işareti yaparak–yanımda bulunanı Allah’ın kullarına şöyle şöyle dağıtmak isterim” buyurdu. Sonra yoluna devam etti ve:
“Dünyada varlığı çok olanlar âhirette sevapları az olanlardır. Yalnız sağına, soluna ve ardına şöyle, şöyle ve şöyle verenler müstesnadır. Fakat onlar da ne kadar azdır” buyurdu. Sonra da bana:
“Ben yanına gelinceye kadar yerinden ayrılma” diye tenbih ederek gecenin karanlığında yürüyüp gözden kayboldu. Yüksek bir ses işittim bir kimsenin Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’e saldırmasından korktum. Onun yanına varmak istedim, fakat “Ben yanına gelinceye kadar yerinden ayrılma” buyruğunu hatırlayarak yerimden ayrılmadım. Resûl-i Ekrem yanıma gelince:
– Bir ses işittim ve ondan korktum, diye duyduğum sesten bahsettim. Hz.Peygamber:
– “Sen o sesi duydun mu?” diye sordu. Ben:
– Evet, diye cevap verdim. Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:
– “O gelen Cebrâil idi; bana ümmetinden Allah’a ortak koşmayarak ölen kimse Cennet’e girer, dedi.” Ben:
– Zina edip hırsızlık yapsa da mı? dedim. Resûl-i Ekrem:
– “Zina da etse, hırsızlık da yapsa neticede cennete girer” buyurdular.
Buhârî, İstikrâz 3, Rikak 14; Müslim, Zekât 32
Göz Zinası ve Kadın Kokusu
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Her göz (harama bakmakla) zinâ eder. Kadın koku sürünüp (erkeklerin bulunduğu) bir meclisten geçtiği zaman, o da zâniyedir/zinâ etmiş sayılır.” (Tirmizî, Edeb, 35/2786; Ebû Dâvûd, Tereccül, 7/4173; Nesâî, Zînet, 35)
Harama Bakmayı Terke Edene Ecir
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bu hususta şöyle buyurmuştur:
“Harama bakış, iblisin zehirli oklarından bir oktur. Her kim Allah korkusu sebebiyle harama bakmayı terk ederse Allah ona, kalbinde lezzetini hissedeceği bir îman bahşeder.” (Hâkim, IV, 349/7875)”
Üçüncüsü Şeytandır…
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Bir erkek, yabancı bir kadınla baş başa kaldığında mutlaka üçüncüleri şeytan olur.” (Tirmizî, Radâ’, 16/1171; Fiten, 7/2165; Ahmed, I, 18, 26)
Zina ve Fuhuş Hastalıkları Çoğaltır
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurur:
“Bir milletin içinde zina ve fuhuş ortaya çıkıp nihayet o millet bu suçu alenî olarak işlemeye başladığında, mutlaka içlerinde vebâ hastalığı ve kendilerinden önce gelip-geçmiş milletlerde görülmemiş başka hastalıklar yayılır.” (İbn-i Mâce, Fiten, 22; Hâkim, IV, 583/8623)
İbn-i Abbâs Hazretleri’nden gelen bir rivâyette ise şöyle buyrulur:
“…Bir toplumda zina yaygınlaşırsa, aralarında ölümler artar…” (Muvatta’, Cihâd, 26; İbn-i Mâce, Fiten, 22)
Zina Yapanların Ahiretteki Durumları
Dünyada bu kadar zararı olan zina, âhirette de kişiyi rezil-rüsvay eder ve acı bir azaba mâruz bırakır. Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurur:
“Bu gece rüyâmda iki kişi (Cebrâîl ile Mîkâîl) gelerek beni kaldırdılar ve «Haydi gidiyoruz» dediler. Ben de onlarla beraber gittim… Fırın gibi bir yapıya vardık. Orada ne söylenildiği anlaşılamayan çığlıklar, feryatlar birbirine karışıyordu. İçerde bir sürü çıplak erkek ve kadın bulunduğunu anladık. Altlarından alevler yükseldikçe, çığlık atıyor, feryâd u figân ediyorlardı. Meleklere bunların kim olduğunu sordum:
«–Zina eden erkek ve kadınlar» dediler.” (Buhârî, Ta’bîr, 48; Cenâiz, 93; Tirmizî, Rü’yâ, 10/229
Zina Etmek İsteyen Gence, Peygamberimizin Cevabı
Ebû Ümâme (r.a) anlatıyor:
“Bir genç Rasûlullah Efendimiz’e geldi ve:
«–Yâ Rasûlallah! Zina için bana izin verir misiniz?» dedi.
Oradakiler hemen gencin üzerine yürüdüler ve azarlayarak «Sus, sus!» dediler.
Efendimiz (s.a.v):
«–Yaklaş!» buyurdu. Genç, Allah Rasûlü’nün yanına varıp oturdu.
Rasûlullah (s.a.v) ona:
«–Böyle bir şeyi annen için ister misin?» diye sordu. Genç:
«–Allah beni senin yoluna kurban etsin, hayır, vallâhi istemem yâ Rasûlallah!» dedi.
Allah Rasûlü (s.a.v):
«–Diğer insanlar da anneleri için böyle bir şeyi istemezler» buyurdu.
Daha sonra Rasûlullah (s.a.v), aynı soruyu kızı, kız kardeşi, halası, teyzesi için de sordu. Genç hepsine:
«–Allah beni senin yoluna kurban etsin, hayır, vallâhi istemem yâ Rasûlallah!» cevabını verdi.
Rasûlullah (s.a.v) her defasında “diğer insanların da yakınları için böyle bir şeyi istemeyeceklerini” hatırlattı. Konuşmanın sonunda mübârek elini gencin üzerine koydu ve:
«Allah’ım, bunun günahlarını affet, kalbini temizle ve iffetini muhâfaza eyle!» diye dua etti.
Genç bundan sonra böyle bir şeye hiç tenezzül etmedi.” (Ahmed, V, 256-257; Heysemî, I, 129)
Zina Çoğalınca…
Bir gün Allah Rasûlü (s.a.v):
“−Bu ümmetin sonunda yere batma (hasf), maymun ve domuza çevrilme (mesh) ve taşlanma(kazf) vukû bulacaktır” buyurmuştu. Âişe (r.anhâ):
“−İçimizde sâlih insanlar olduğu hâlde helâk edilecek miyiz?” diye sordu.
Rasûlullah (s.a.v):
“−Zina çoğaldığında evet!” buyurdu (Tirmizî, Fiten, 21/2185. Bkz. Ebû Dâvûd, Melâhim, 10/4307.)
Yollarda Oturmaktan Kaçının
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallalahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– “Yollarda oturmaktan kaçının!” Sahâbîler:
– Biz buna mecbûruz. Meselelerimizi orada konuşuyoruz, dediler. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Oturmaktan vazgeçemeyecekseniz o halde yolun hakkını verin!” buyurdu.
– Yolun hakkı nedir Ey Allah’ın Resûlü? dediler.
– “Harama bakmamak, gelip geçenleri incitmemek, selâm almak, mârufu emredip münkerden nehyetmektir” buyurdu. (Buhârî, Mezâlim 22, İsti’zân 2; Müslim, Libâs 114. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 12; Tirmizî, İsti’zân 30)
Gözlerinde Zinâ İzleri Var
Enes -radıyallâhu anh- kendi rivâyetine göre; bir gün Hazret-i Osman’a giderken yolda bir kadın görür. Kadının güzelliği aklına takılır. Bu düşünce ile Hazret-i Osman’ın yanına girer. Onu gören Hazret-i Osman:
“–Ey Enes! Gözlerinde zinâ izleri var.” der. Buna çok şaşıran Enes -radıyallâhu anh-:
“–Allâh’ın Rasûlü’nden sonra vahiy mi geliyor?” diye sorar. Hazret-i Osman -radıyallâhu anh- ise:
“–Hayır, bu bir basîret ve doğru bir firâsettir.” buyurur. (Kuşeyrî, Risâle, Beyrut 1990, sf. 238.)
ZİNADAN NASIL UZAK DURULUR
“Zinâ tehlikesinden korunmak için Cenâb-ı Hakk’ın:
“Zinâya yaklaşmayınız!..” (el-İsrâ, 32) emrine titizlikle uymak gerekir.
Bu âyet-i kerîmede zinâ bir tarafa, ona yaklaştıracak davranışlar bile yasaklanmıştır. Meselâ harama bakmak, bunlardan biridir. Cerîr -radıyallâhu anh- şöyle der:
Peygamber Efendimiz’e, bakılması haram olan şeyi ansızın görmenin hükmünü sordum:
“–Hemen gözünü başka tarafa çevir!” buyurdu. (Müslim, Âdâb, 45. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Nikâh, 43; Tirmizî, Edeb, 28)
Zira harama bakan insan, “göz zinâsı” işlemiş olur. Aynı şekilde kulakların zinâsı dinlemek, dilin zinâsı konuşmak, elin zinâsı dokunmak, ayakların zinâsı yürümek, kalbin ve nefsin zinâsı da düşünmek ve arzu etmek sûretiyle harama yönelmektir. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bu hususta şöyle buyurmuştur:
“Harama bakış, iblisin zehirli oklarından bir oktur. Her kim Allah korkusu sebebiyle harama bakmayı terk ederse Allah ona, kalbinde lezzetini hissedeceği bir îman bahşeder.” (Hâkim, IV, 349/7875)” (Hakkʼa Adanmış GENÇLİK, Osman Nûri Topbaş)
ZİNA NEDEN YASAKTIR VE ZİNANIN ZARARLARI NELERDİR?
“Zina, öteden beri insan aklının, ahlâk ve hukuk nizamlarının ve bütün semâvî dinlerin tamamen yanlış ve çirkin gördüğü bir davranıştır. Zina nesebin karışmasına, âilenin dağılmasına, hısımlık, komşuluk, arkadaşlık gibi bağların çözülüp toplumdaki mânevî ve ahlâkî değerlerin kökten sarsılmasına sebep olur. İnsanı bedenî zevklerin esiri yaparak haysiyet ve şerefini ayaklar altına alır.
Fuhuş, kadın ticaretinin yaygınlaşmasına, kadının bir geçim kaynağı olarak kullanılmasına ve kadın simsarlarının ortaya çıkmasına yol açar. Annelik şeref ve haysiyetini târumâr eder. Bir toplumda zina yayıldığında:
Nesiller birbirine karışır, çocuklar ya hiç olmaz veya babasız kalır.
Babası belli olmayan çocuklar korumasız, nafakasız ve şefkatsiz kalarak sağlıklı ve rahat bir hayattan mahrûm olurlar. Baba terbiyesinden uzak yetişen çocuklar şımarık olur ve cemiyete zararlı birer fert hâline gelirler.
Çocuklarının olup olmadığı belli olmadı için erkeklerin mirasını kimin alacağı bilinemez, hak, hukuk zâyî olur.
Kadınla erkeğin ortak eseri olan çocuklara sadece kadınlar bakmak zorunda kalır. Bu da kadınlara yapılan büyük bir haksızlıktır.
Âile müessesesi dağıldığında içtimâî hayat da büyük ölçüde felce uğrar.
Âile dağılınca erkeğin, kadının ve çocukların mânevî ve rûhî ihtiyaçları büyük ölçüde karşılanamaz. Sevme, sevilme, saygı gösterme, hürmet görme, güvenme, sığınma, dertlerini paylaşma, yardımlaşma gibi ihtiyaçları karşılanmayan insanlar psikolojik hasta durumuna düşerler.
Nesiller belirsiz olunca kardeşlerin ve çok yakın akrabaların birbiriyle bilmeden evlenmesi gibi tehlikeler zuhûr eder.
Akrabalık ve hısımlık müessesesi ortadan kalkar. İnsanlar sadece anne ve anneannelerini tanıyabilirler, bazen bu bile mümkün olmaz. Dolayısıyla yeni nesil, toplum içinde kendisine en yakın olan muhabbet ve güven hâlesini kaybeder.
Zina, rastgele birleşmeler ve cinsî temaslar, tabiatı gereği kıskanç olan insanı, ölümle neticelenen çekişme ve dövüşmelere sürükler. Bu da can güvenliğini yok eder. Nikâh ve evlilik ise bu tür ihtilaf ve kavgaların önüne geçer. (Prof. Dr. Süleyman Uludağ, İslâm’da Emir ve Yasakların Hikmeti, s. 171-172.)
Diğer taraftan zinanın sıhhat için de pek çok zararları mevcuttur. Zina bataklığına düşen insanlarda frengi, bel soğukluğu gibi sirayet edici pek çok hastalık müşâhede edilmektedir. Günümüzde tıbbın çare bulamadığı ölümcül hastalık AIDS, büyük ölçüde zina yoluyla bulaşmaktadır.
O hâlde, nikâhın saâdetini fuhşun murdarlığına değişmek kadar ahmaklık ve cehâlet olamaz!..” (Ebedî Yol Haritası İSLÂM, Dr. Murat KAYA)