Allah cc. VARDIR ve VÂCİB-ÜL VÜCÛDDUR: Yâni; varlığı mutlak, kesin, mecbûri, olmazsa olmaz, olmaması aslâ düşünülemeyen demektir. Allah’ın cc. öyle zâhirdir ve apaçık görülüyor ki, varlığını ispat için delillere ihtiyaç yoktur… Çünkü: İki taburenin bile, kendi kendine üst üste çıkamayacağını, basit bir iğnenin veya bir kalemin bile ustasız olamayacağını her akıl sahibi bilir.
Son peygamber Hazreti Muhammed’e (as) ilk vahiy kiminle gelmiştir? Hazreti Muhammed’e (as) İlk vahiy ne zaman ve nasıl gelmiştir? İlk gelen vahiy ayetleri hangileridir? Soruların cevapları yazımızda….
MUHAMMED (A.S) KİMDİR?
MUHAMMED’İN (as) KISA HAYATI
1-) DOĞUMU
Muhammed (as) Fil Vak‘ası’ndan yaklaşık 2 ay sonra 20 Nisan 571 Pazartesi günü Mekke’de dünyaya geldi.
Doğmadan önce babası Abdullah’ı ve 6 yaşında iken annesi Âmine’yi kaybetti. Altı yaşında ama hem öksüz hem de yetimdi Muhammed (as).
Yetim ve öksüz kalan Muhammed’i (as) dedesi Abdulmuttalib himayesine aldı. Daha aradan 2 yıl geçti ki Muhammed (as) sekiz yaşında dedesi Abdülmuttalibi de kaybetti.
Dedesinin vefatından sonra Muhammed’i (as) amcası Ebû Talib yanına aldı ve ölünceye kadar himaye etti.
Animasyon:Hakan Baştürk
Yazar/Abdülaziz Kıranşal
Ömür boyu en fazla kiminle vakit geçirdiysek, en çok kiminle insani münasebetler kurduysak, en fazla kiminle oturup kalktıysak, kiminle yaşadıysak ona dair kalın bir kul hakkı dosyası ile karşılaşmaya da hazır olalım.
İşte bu nedenle kul hakkı denilince şuurlu bir Müslümanın aklına herkesten önce yıllarını beraber geçirdiği eşi gelmelidir. Koca bir ömrü gece, gündüz beraber geçirdiğimiz otuz, kırk yıllık eşlerimizle oluşan kul hakları başka hiçbir hakka bezemeyecektir.
Ey oğul!
Tasaların, neşelerin, zenginlerin, fakirlerin, sertliklerin, yumuşaklıkların, hastalıkların, acıların; hepsinin de sonu ölümdür.
Kim öldüyse kıyameti kopmuş, onun hakkında uzaklar yakın olmuş demektir.
İçinde bulunduğun her şey hevesten ibarettir. Kalbin, özün ve batınınla, içinde bulunduğun bütün heveslerden sıyrıl!
Dünya belli bir hedefe doğru uzanmaktadır. Ahiret ise belli olmayan bir ebede uzanmaktadır.
Senin dünyadaki hayatın belli bir noktaya kadar uzanır. Orada biter. Ahiretteki hayatın ise nihayeti olmayan bir ebede uzanmaktadır.
Yazar/Ali Kaya
“Âdemoğlunun her ameli katlanır; iyilikler on katından yedi yüz katına kadar katlanır. Allah Tealâ buyurdu ki: Oruç bunun dışındadır. O benim içindir ve onun mükâfatını ben vereceğim. Çünkü yemesini ve arzularını benim rızam için terk etmektedir. Oruçlu için iki sevinç vardır: İftar ettiğinde bir sevinç, Rabbine kavuştuğunda bir sevinç! Oruçlu kişinin ağız kokusu, Allah Tealâ katında miskten daha hoştur. Oruç kalkandır, oruç kalkandır!” (Hadis-i şerif)
Oruç İslâm’ın temelini oluşturan ibadetlerden biridir. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de orucun müminlere farz kılındığı bildirilmiş, Rasul-i Ekrem s.a.v. de İslâm binasının beş temel esasından birinin Ramazan orucu olduğunu beyan buyurmuştur.