Yüce Allah’ın güzel isimlerinden birisi; el-Mü’min’dir. El-Mü’min ismi, güven duyan/güven duyulan, emniyet veren/emniyette olunan gibi anlamlara gelmektedir. İman, mümin, emniyet ve emanet kavramlarının her biri “güven” çatısı altında anlam bulmaktadır.
Allah’ın varlığına ve tekliğine dair kalbin duyduğu güven hissine iman; Allah’ın söz ve vaatlerine güvenen kişiye mümin; insanın her türlü korkudan uzak oluşuna emniyet; herhangi bir şeyin sorumluluğunu, güvenilen birine geçici olarak vermeye emanet denir.
Rabbimiz, büyük bir emanetten bahseder. Öyle ki, sınırlarını daha henüz kavrayamadığımız göklerin, milyarlarca canlı türünü içinde barındıran yeryüzünün ve olanca heybetiyle dağların bile taşımaktan çekinip korktuğu bir emanet…
İsrâ suresinin birinci ayetinde, Efendimiz’in bu gecede meydana gelen yolculuğuna şöyle işaret edilmektedir: “Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah (gerçekten) noksan sıfatlardan münezzehtir.”1
Onun Ruhu Arşı Alaya Yükselecektir
Allah-u Zülcelâl hiçbir zaman kendi kullarını, kelamını indirmeden, onlara emir ve nehiylerini bildirmeden sorumlu tutmamıştır. İlk önce Peygamberlerle beraber emir ve nehiylerini bildiriyor, sonra onları sorumlu tutuyor. Bu konuda Allah-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor:
“Yoksa sizi boşuna yarattığımızı ve bize geri döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?” (Müminun; 115)
Zikrin Faydaları
Zikrin o kadar çok faydası vardır ki saymakla bitmez. Fakat alimler eserlerinde sadece bazı faydalarından bahsederler. İbn Kayyım Cevzi rahmetullahi aleyh ise, “Elvabilü’s Sayb” isimli eserinde, zikrin yüzden fazla faydasından bahsediyor. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Zikir, şeytanı insanın yanından uzaklaştırır ve Allah-u Teâlâ’nın hoşnutluğunu kazandırır. Kalpten gam ve tasayı giderir. Kalben ferahlığa, sevince ve rahatlığa vesile olur. Kalbi ve yüzü nurlandırır. Bedeni ve kalbî güçlendirir.
Hayırlı Cumalar.
Regaib Kandiliniz mübarek olsun. Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki, bizleri bir kez daha sonu bayram olan rahmet, bereket ve mağfiret iklimi üç aylara ulaştırdı. Gelecek hafta 7 Mart 2019 Perşembe`yi Cuma`ya bağlayan gece Ramazan’ın habercisi olan Regaip kandilinin manevi atmosferini hep birlikte hissedeceğiz.
Hayırlı Cumalar.
Bu görevini en güzel şekilde yerine getirebilmesi için insanın önce kendini tanıması, vazife ve sorumluluklarını iyi bilmesi gerekmektedir. Bir ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz; “Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki bir embriyodan yarattık.
Yazar/Mevlüt Özcan
Konumuza Tevbe Suresi’nin 29’uncu ayetiyle başlamak istiyorum. Bu ayette Rabbimiz Teâla şöyle buyuruyor: “Onlar (kâfirler) dünya hayatının zahirini görüyorlar. Ahiret hayatından gafiller.”
Yeryüzünde en büyük musibet Allah’a ve ahiret gününe inanmamaktır.
Allah (C.C.), sapıkları anlatırken bu sapıklıklarının nereden kaynaklandığını işte bu ayette anlatıyor.
Okuduğum ayet-i kerimede yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “O kıyamet gününde ne mal fayda verir ne de çocuklar. Ancak Allah'a kalb-i selîm yani temiz bir kalp ile gelenler o günde fayda bulurlar.”1
Peygamber Efendimiz (sav) ise okuduğum hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar: “Bilin ki, bedende öyle bir et parçası vardır ki, o iyi olursa, bütün beden iyi olur; o bozulursa, bütün beden bozuk olur. Bilin ki, o kalptir.”2